Bir dem gelir gayri kaçışı yoktur
Omuzunda ağır yüktür yaşlılık
Çare yok derman olamaz doktor
Hayatın içinde bük tür yaşlılık
Düz yokuş olur tıkanır nefesin
Olsa da bir rüzgâr göğüs veresin
Dinlenmez sözlerin kesilir sesin
Kıştan bir önceki güz dür yaşlılık
Kendini yıkılmaz dağmış sanırsın
Yıllar rüzgâr olur dayanamazsın
Gençken öğrenilmez yaşar anlarsın
Yol yokuşunda kısa düz dür yaşlılık
Gözlerin hep dalar ufka bakarken
Dostlar ayrılmıştır elin sıkarken
Bir nefeste üç basamak çıkarken
Ah ulan! Denilen söz dür yaşlılık
Maziyi anarken gözlerin dolar
Yüzünde belirgin iziyle yıllar
Fısıldar kulağa ağaran saçlar
Hayatı hatim’ de cüz dür yaşlılık
Ellerin titrer yüreğin burkulur
Biri söz söylese nutkun tutulur
Akıl iflas eder zihin unutur
İnsanın içinde cızz dır yaşlılık
Hikâye olursun keyfe neşeye
Varlığın yaramaz artık bir şeye
Bir minder atarlar karşı köşeye
Aranıp durulan göz dür yaşlılık
İbrahim yaşamak kısım kısımdır
Bahar yaz hazanın sonu kasımdır
Kırılan her gönül benim yasımdır
Elli altmış yetmiş yüz dür yaşlılık
İ. Taşçı