Bir dem gelir gayri kaçışı yoktur

Omuzunda ağır yüktür yaşlılık

Çare yok derman olamaz doktor

Hayatın içinde bük tür yaşlılık


Düz yokuş olur tıkanır nefesin

Olsa da bir rüzgâr göğüs veresin

Dinlenmez sözlerin kesilir sesin

Kıştan bir önceki güz dür yaşlılık


Kendini yıkılmaz dağmış sanırsın

Yıllar rüzgâr olur dayanamazsın

Gençken öğrenilmez yaşar anlarsın

Yol yokuşunda kısa düz dür yaşlılık


Gözlerin hep dalar ufka bakarken

Dostlar ayrılmıştır elin sıkarken

Bir nefeste üç basamak çıkarken

Ah ulan! Denilen söz dür yaşlılık


Maziyi anarken gözlerin dolar

Yüzünde belirgin iziyle yıllar

Fısıldar kulağa ağaran saçlar

Hayatı hatim’ de cüz dür yaşlılık


Ellerin titrer yüreğin burkulur

Biri söz söylese nutkun tutulur

Akıl iflas eder zihin unutur

İnsanın içinde cızz dır yaşlılık


Hikâye olursun keyfe neşeye

Varlığın yaramaz artık bir şeye

Bir minder atarlar karşı köşeye

Aranıp durulan göz dür yaşlılık


İbrahim yaşamak kısım kısımdır

Bahar yaz hazanın sonu kasımdır

Kırılan her gönül benim yasımdır

Elli altmış yetmiş yüz dür yaşlılık

İ. Taşçı




( Yaşlılık Ha! başlıklı yazı ibrahim-tasci tarafından 13.02.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu