Bırak kendini küllî iradeye,
Cüz’î iradenle elinden geleni yap ve bekle!
Acıyı imtihan diye sar sinene,
Mutlaka sana bir şey vermek için gelmiştir!
Bir fırsat ver ve bir de onu dinle!
Her şeyde vardır bir hayır!
Rabbinin hikmetinden sual olur mu?
Az daha dayan ve bekle!
“Abesle iştigal şanına yakışmaz!” deyip,
Sığın şefkatlilerin Şefkatlisine!
“Mümin imtihansız olmaz!” diye düşün; hele şöyle bir gel kendine!
Gözyaşların bile anlamasın hüznünü,
Bakmasın acıyarak yüzüne!
Ayağına değen bir taş bile keffaretse günahlarına,
Sevin günahlarının kirinden yıkandığına!
Teslim ol ve ram ol!
Derdi gönderen Güzeller Güzeli Yaradanına…
İsyan ile azmaktan Rabbine sığın!
Bir tek sen değilsin yüzen imtihan denizinde!
Üstelik beterin beterine şahit olduğun bu minvalde,
Kendinden daha zor durumda olanlara bak,
Ve her daim şükret hâline!
Üzülme; derdin de bir görevi vardır!
Seni Rabbine yöneltmek için gelmiştir,
O, yüce kudretini gösterme derdindedir!
Yoksa asla seni kahretme peşinde değildir!
Kim bilir, belki de ona
“Senden büyük Rabbim var!” demeni beklemektedir!
Farz et; bu dert sana altın bir sandık getirdi!
Kendi de o anda anahtar sûretine girdi!
“Aç benimle bu sandığı, ey Âdemoğlu!” dedi,
Kalan gücünle yöneldiğinde anahtar sûretindeki derdine,
Açtığında altın sandığı hiç şaşırma, ey gönlüm…!
Çünkü o hazineleri veren Rabbin sana darılmadı,
Seni yalnız da koymadı!
Ve yine belki de seni cennete ehil hâle getirmek için silkeledi,
Temizledi ve rahmetiyle pak eyledi!
Üzülme! Her şeyin bir mükâfatı vardır,
Bu sandık da senin sabrının,
Rabbine sığınmanın, yalvarmanın mükâfatıdır!
Derdine teşekkür etmeyi sakın unutma!
O, Rahmân’ın rahmetine sadece vasıtadır aslında,
Yönel Rabbine ve şükrün deminde git secdeye!
Ey gönlüm! Sakın ola ki “neden?” deme…!
Şuna emin ol ki Rabbin seni denemekte,
Ve cennet, sabredenleri altın sandıkla beklemekte…!