NİÇİN YAZIYORUM?

    Geçen gün konuşuyordunuz. Gazetede yazı mı yazıyorsunuz hocam?
    - Evet.
    - Şu lambaları yazsanız ya. Hem her şeyden tasarruf edelim deniliyor. Hem de ortalık aydınlandığı halde sokak lambaları söndürülmüyor.
    Bu bana öğretmen evi bahçesindeki bir söyleşiyi anımsattı.
    - Ağabey madem ara sıra yazıyorsun bizim okulu da yazsana.
    - Ne var sizin okulda?
    - Bizim müdür oyun bahçesini ağaçlandırdı. Teneffüste çocuklara oyun alanı kalmadı. Koşup oynamadıktan, stres atmadıktan, enerjisini boşaltamadıktan sonra, çocuk için teneffüsün ne kıymeti kalır?
O sırada bir başkası söze karışıyor.
    - Bunlar yetkililerin aleyhinde yazı yazmaya cesaret edemezler. Vali ile belediye başkanı ile müdür ile uğraşmak için yürek gerek. O da bunlarda yok. Bunlar ancak Behzat deresinin, Gıj Gıj’ın pisliğini anlatır, suya sabuna dokunmazlar.
Sinirleniyorum.
        - Elin kalem tutuyor. Ağzında iyi laf yapıyor. Hem de tumturaklısından. Çatal yürek dersen o da sende var. Sen neden yazmıyorsun? Bir tane yaz da şöyle okkalıca, hem biz hem de cümle âlem örnek alalım.
    - Yazmak istersem kimsenin aklına ihtiyacım yok. Ancak demem o ki, bir iş yapılıyorsa tam yapılmalı. Yarım yamalak yapılacaksa hiç yapılmasın ondan iyi.


    Böyleleri için gazetede yazı yazmak demek atını nallayıp yetkililerin peşine düşmek anlamına geliyor ki en küçük bir hatasını yakaladığında kamuoyu adına yüklensin yüklenebildiği kadar.
    Bir konserinde gaz vermeye çalışıyorlardı seyirciler, Ozan Mahsuni'ye, "Şunu da söyle bunu da söyle" diye ısrarlara dayanamayan ozan:
    - Söylemesi kolay ama konserden sonra siz sıcak yataklarınıza giderken beni savcının oteline götürüyorlar. Buna vicdanınız razı oluyorsa söyleyeyim, zararı yok demişti.

    Öyle ise niçin yazıyorsun, denilebilir. Benim ne yetkililerle ne de hiç kimseyle bir sorunum yok. Küçüğünden büyüğüne kimseye öğüt verecek, yol gösterecek kadar kendimi bilgili ve yetkili de görmüyorum. Haddimi biliyorum. Ne var ki olumlu ve olumsuz olaylardan çabuk etkileniyor, sevincimi ve üzüntümü başkalarıyla paylaşmak istiyorum. Biliyorum ki üzüntüler paylaştıkça azalırken sevinçler paylaştıkça büyür. Şekip Şahadoğru’nun dediği gibi:

“Derman senin olsun, derdi bölüşek,
 Şekip’in bağrını yakar durursun.”

    Dertlerin az, dermanların çok olması dileğiyle…
( Niçin Yazıyorum başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 9.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu