İlkokul Arkadaşlarım
İLKOKUL ARKADAŞLARIM
Köyümüz iki mahalle idi. Biz yukarı mahallede oturduğumuzdan aşağı
mahallelileri pek tanımazdım. Köyün tüm çocukları yazın akşam üstü
harman yerine sığırı karşılamaya giderdik. Önceleri güzel güzel oynanır.
Sığırın gelme zamanı yaklaşınca mahallemizi esas alarak iki guruba
ayrılıp birbirimize savaş açardık. Usanana kadar birbirimizi taşladıktan
sonra sığır gelir. Hiçbir şey olmamış gibi herkes hayvanı alır evimizin
yolunu tutardık.
Birinci sınıfa başladığımda sınıfımızda bir
güzel çocuk gördüm. O da benim gibi sınıfın en küçüklerindendi. Ama
sanki hepimizden farklıydı. Giyimi, kuşamı, eli yüzü temiz, konuşması
düzgün, kitabı defteri düzenli ve kaplı. Bir kentli çocuk gibiydi.
Sonradan çok samimi olacağımız bu arkadaşla numaralarımız da peş
peşeydi. Onun ki 115, benim ki 116 idi. Onun için nöbetleri de beraber
tutardık. Ara sınıflardan ikişer kişi, beşinci sınıftan bir kişi nöbetçi
olurdu. O da baş nöbetçi. Nöbet arkadaşımın adı: Sadık KAYA idi.
Beşinci sınıftayız.Yaz tatili yaklaştı. Sıcaklar iyice bastırdı. Osman,
Sadık ben okulun duvarının dibinde gölgede Hoppiç (beş taş) oynuyoruz.
Üçümüz de son sınıf öğrencisiyiz. Mezun olmaya şunun şurasında ne kaldı
ki. Kendimizi oyuna bütünüyle verdiğimiz, duyu organlarımızı dış dünyaya
temelli kapattığımız anda, Sadık aniden ayağa fırlıyor. Ben şaşırıyor,
Osman’a soruyorum:
-Ne oluyor?
-Görmüyon mu? Gaynatası (kayın baba) geçiyor.
-Ne gaynatası yav diye başımı kaldırıyorum ki. Yolda ceketini omuzuna
atmış ağır ağır yürüyen Kör Dede lakaplı amcayı görüyorum.
-Bu mu O’nun gaynatası?
-He ya duymadın mı, akşamleyin iş bitmiş. Kahveler içilmiş.
Osman’a
inanmıyorum. Eve gelip sorduğumda olayın doğru olduğunu söylüyorlar.
Kendinden en az on yaş büyük olan nişanlısı “Sadık”ın on bir yaşında
olması önemli değil” diyormuş. “Ben gider, dayımın eline su dökerim.”
Demek ki nişanlısı Sadık Kaya’nın halasının kızıymış...
Sınıfımızın
en çalışkanlarından biri olan Sadık, -Belki de miras yüzünden-büyükleri
tarafından böyle harcandı. Bu da mı töreydi acaba?...
Zaman zaman dost sohbetlerinde laf açılınca babamı kastederek:
-Hasan emmim yaşasaydı. İkimizi de okutacaktı. Rasim’i de beni de.
Vakitsiz vefatı ikimizin de aleyhine oldu derdi. Ben de diyorum ki
sevgili Sadık, babam yine Türkiye standartlarına göre normal bir süre
yaşamıştı. Ama siz, diğer birçok arkadaşlarımız gibi aramızdan niçin
erken ayrıldınız? Aceleniz ne idi?
.
(
İlkokul Arkadaşlarım başlıklı yazı
RasimCANBOLAT tarafından
11.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.