M. NİHA MALKOÇ
Zamanın bereketlendiği, huzur ve
sükûnun hayatımızı çepeçevre sardığı mübarek ve muazzez bir ayın başındayız. Bu
ayı mübarek kılan esas şey, hayat rehberimiz olan Kur'an-ı Kerim'in bu
ayda "Hatemü'l-Enbiya" olan
Hz. Muhammed (sav)'e (Kadir Gecesi'nde) indirilmesidir. 83 yıla (bir başka
deyişle bir ömre) bedel olan Kadir Gecesi'nin bu ay içinde olması ona ayrı bir
değer ve önem kazandırmıştır. Bu önemli zaman dilimi , ramazanı on bir aya
sultan kılmıştır. Bu yüzdendir ki ramazan, ayların tartışmasız en hayırlısıdır.
Ramazan; günahlardan arınma, yani
manevî temizlik ayıdır. Bu aya erişen kimseler nasuh tövbesiyle, sanki hiç
yaşamamış gibi, hayatlarına yeni bir başlangıç yapmalıdır. Yaşadığı günü
ömrünün son günüymüş, yediği iftar ve sahur yemeğini son yemeğiymiş, kıldığı
namazı son namazıymış gibi düşünüp o şuurla hareket etmelidir. Zira bu
ramazandan sonra gelecek yılların ramazanlarına erişeceğimize dair hiçbirimizin
elinde bir senet yoktur.
Başınızı ellerinizin arasına koyup
bir düşünün... Geçen seneki ramazanı idrak edip de bu zamana erişemeyen nice
insanlar vardır. Onlar bu seneki ramazana erişemeyeceklerini akıllarından
geçiriyorlar mıydı? Elbette hayır! Çünkü hiç kimse ölümü kendine yakıştıramaz.
Fakat siz ne düşünürseniz düşünün, kaderin hükmü vakti saati gelince tecelli
edecektir.
Maneviyatın tekâmül ettiği ramazan
mevsimi, kendi ellerimizle yazdığımız hayat kitabımızı gözden geçirmek ve
yeniden düzenlemek (temize çekmek) için iyi bir fırsattır. Bu ayda kendi
kendimize "Ben nerede yanlış yaptım (veya yapmaktayım) diye sormalıyız.
Aldığımız cevap bundan sonra gideceğimiz yolun güzergâhını belirleyecektir.
Ramazan imsaktan iftara kadar bir
rahmet ve bereket vaktidir. Mukabelelerden teravihlere, davetlerden aile
sohbetlerine kadar vaktin nasıl geçtiğini anlayamazsınız. Zaman çabuk geçse de,
bu hızlı geçiş onun bereketinden hiçbir şey eksiltmez. Bazen 28, bazen 29,
bazen de 30 gün sürse de bu size asla ağır gelmez. Çünkü oruç tutan kişiler
manevî açıdan tekâmül etmiş kişilerdir. Onlar
için ramazan bir külfet değil, Hakk'ın lütfu olan bir nimettir.
Ramazan, ruhlarımızın ilkbaharıdır.
On bir ay boyunca ağırlaşan ve hantallaşan ruh dünyamız ramazanla birlikte
adeta bir kuş gibi kanatlanıp uçar. Bu ayda tıpkı kışın ağır hava şartlarında
yaprağını kaybeden ağaçlar gibi yeniden yaprak açarak ve çiçeklenerek kendinizi
yenilersiz. Bu yenilenme sizi hafifletir ve zinde tutar. Üzerinizde biriken
ağır yükü gönlünüzün omuzlarından atar. Size sanki yeniden doğmuş olmanın
hafifliğini yaşatır.
Ramazan orucunu sadece yemekten
içmekten kesilmek olarak görenler ne çok yanılıyorlar. Zira oruç tutmak sadece
belli başlı maddî nimetlerden uzak durmak değildir. Meselâ dilin de orucu
vardır ki bu, gıybet ve iftira etmemek, kötü konuşmamaktır.
Ramazan; yemekten yatmaya,
çevremizdeki insanlarla ilişkilerimizden ibadet hayatımıza kadar birçok
alışkanlıklarımızı değiştirir. Oruç, hayatımızı adeta yeniden tanzim eder. Namazlarımızı
daha bir huzur ve huşu içinde kılarız. Dilimizden tövbe istiğfar sözleri
düşmez. Bu ayın rahmet esintilerinin tesiriyle daha bir eli açık oluruz. Kur'an
ile aramızdaki mesafeleri kaldırıp, Allah'ın kitabıyla daha bir içli dışlı yaşarız.
On bir ay boyunca duvarlarda asılı duran Hak kelâmını indirip hatmederiz.
Mânâsı üzerine derin derin düşünür, tefekkür ederiz. Hayatımızı Kur'an'ın
merkezine alarak onun ahkâmıyla hareket etmeye çalışırız. Kur'an'ın lafzı
dilimize, ahkâmı gönlümüze ve aklımıza bengisu misali hayat verir. Büzüşen
maneviyat damarlarımız açılır, karanlıklara mahkum ettiğimiz idrâklerimiz
aydınlanır.
Büyük bir
fedakârlık gösterip de nefsinin yolundan gitmeyen insan, ramazana sarıldıkça,
onun içini amellerle ve hayır hasenatla doldurdukça manevî açıdan tekâmül eder. Rabbimiz bunu
asla karşılıksız bırakmaz. Ona hak ettiğinin nice katı sevabı verir.
“Ademoğlunun her ameli kendisi içindir, oruç hariç. O benim içindir ve onun
karşılığını ancak ben veririm.” (Buhârî, “Savm”, 9; Müslim, “Sıyam”, 161)
ifadesi gereğince bu ayı hakkıyla ve lâyıkıyla değerlendirenler iki cihanda da
aziz olur. Asla pişman olmazlar.