HER ŞEYE
RAĞMEN SEVDİM
Gözlerine
baktığımda başladı her şey,
Bakılmayacak
gibi değildi gözlerin.
Beni alır
götürür dünyanın en ücra köşesine,
Soluksuz
bırakırdı.
Kanatlanır
uçardım…
Kahkahalarla
gülerdim…
Bazen de
dolu dolu ağlardım gözlerinde.
Ben
gözlerinden başladım,
Her şeye
rağmen seni sevmeye…
Sonra
mahallenin bütün kızlarının bakışlarından kaçtım.
Arkamda
dolanan masum suçlarım vardı.
Nasuh bir
tövbenin ucunda yaktım biriken mektupları.
Garip geliyor mektup demek,
O zamanlar
akıllı telefonların olmadığı zamanlardı.
Şimdilerin
mesajları o zamanlar mektuplardı.
Aydınlık
bir yürekle gelmeliydim sana,
Bütün
kırıklarımdan soyunup,
Tüm masumluğumla,
Her şeye
rağmen başladım seni sevmeye…
Kalbime söz
geçiremiyor, her an seni görmek istiyordum.
Titreye
titreye sohbet ettiğimiz cam kenarlarından,
Saçlarımıza
düşen yağmurlara aldırmadık.
Nasılsa fark
etmiyorduk geçip giden zamanı.
Sanki biri
ayaklarımızı çiviliyor kıpırdayamıyorduk bile.
İçimizde
itiraf edemediğimiz gerçeklerle,
Bize ait
bir aşkı inşa ediyorduk.
Harcayıp gittiğimiz
zamanlardan korkmadan,
Her şeye
rağmen başladım seni sevmeye…
Geçmişim
acı doluydu benim;
Sevilmemiş
yüreğim,
Onaylanmamış
bir kimliğim vardı.
Daha hiç
okşanmamıştı saçlarım.
Açlığın ne
olduğunu bilmediğim halde,
Sevgiye
açtım,
Ve
sevilmeye muhtaçtım,
Bütün
muhtaçlıklarımı aldım ceplerime,
Acılarımı
yüreğime gömüp,
Her şeye
rağmen başladım seni sevmeye…
Çok
kırdılar bizi çok,
Hayat kırdı,
hayaller kırdı, utanıyorum söylemeye ama
Belki de biz
birbirimizi kırdık.
Seni
kırarlarken ben de kırıldım can özüm.
Kırılmanın
ne demek olduğunu anladım seninle.
Kırgınlıklarımı
da sırtlandım seninle birlikte.
Vaz
geçmedim,
Her şeye
rağmen başladım seni sevmeye…
Sabrın ayalarında büyüttük yuvamızı,
İki müjdenin şefkatiyle boylandı sevdamız.
Biri nur gibi ışıyıp, biri nefes olurken,
Kocaman bir ömrü hediye
ettik birbirimize.
Otuz yılın heyecanıyla,
Keşkeleri bırakıp geride,
Her şeye rağmen başladım seninle yenilenmeye
Her şeye rağmen başladım seni sevmeye…
Âdem Efiloğlu
16 Nisan 2025
Saat 18.50