Ayrılık hançer ağzı bir uçurum kıyısı,
Beni benden eyledi gözlerinin büyüsü.
Züleyhaya cennettir Yusuf’un kör kuyusu,
Çağlayarak bendimi yıktığım yalan değil.
Geceler boyu ağıt yaktığım yalan değil!
Sen gidince ardından yas tutup ağladığım,
Alların üzerine karalar bağladığım.
Kanayan yüreğime tuz basıp dağladığım,
Duvardaki resmine baktığım yalan deği.
Üstüne bir sigara yaktığım yalan değil!
Telefonu kapattım perdeleri açmadım,
Bu hasrete ne müddet nede hesap biçmedim.
Aşk rüzgarı kavurdu bir yudum su içmedim
Şu kalbimi yerinden söktüğüm yalan değil.
Bir kuru tütün sarıp yaktığım yalan değil!
Sessiz ölümdü sanki uyku diye yattığım,
Sevda kervanlarına umudumu kattığım.
Yaşarken kıyametti gidişinle tattığım,
Kapılarda boynumu büktüğüm yalan değil.
İçin için kendimi yaktığım yalan değil!
Esti bir sarı Eylül hazana döndü gönül,
Yıldızlara el sürüp toprağa indi gönül.
Bağında bülbül sustu hicranla yandı gönül,
Taze baharken yaprak döktüğüm yalan değil.
Alev alev sinemi yaktığım yalan değil!
Yıllardır pencerede yolunu beklediğim,
Yazdığın nağmeleri koynumda sakladığım.
Verdiğin o çehreyi hasretle kokladığım,
Ağaran saçlarıma taktığım yalan değil.
Göz yaşımla kandiller yaktığım yalan değil
Yokluğun acısıyla her gün ölüp dirildim,
Son giydiğin gömleğe hasret ile sarıldım.
Ayrılığın yükünü taşımaktan yoruldum,
Dizlerimin üstüne çöktüğüm yalan değil.
Özüme köz bağlayıp yaktığım yalan değil!
…..Meryem Keskin…..
…..17.04.2025……
…..Muhammes…..