Eyer vurdum zamana aldı beni terkine
Bir solukta ulaştık altmışın ertesine...
Yıllar geride kalmış varamadım farkına
Yaşıyorum perişan; eh işte öylesine...
Vardığım bu durakta her şey bana yabancı
Gördüğüm aynalarda kendimi arıyorum.
Sen de bakma yüzüme acıyarak be hancı
Geri dönüşler nerden? Göster; yalvarıyorum!
Belli ki hata olmuş; baharda inecektim
Beklediğim ne kıştı ne de bu soğuk ayaz.
Gençlikle tanışacak hem çok sevinecektim
Neden her yerde kar var? Neden saçlarım beyaz?
Neden beşiğim uzak, tabut tenime yakın
Nerede misketlerim; sapanımı kim aldı?
Nasıl düştüm ansızın kıskacına firakın?
Gam ile doldu gönlüm; topaç elimde kaldı.
Hani yol sarpa sarmaz, güneş hemen solmazdı
Meğer yokuş gizlenmiş hayatın düzlerinde
Belki gerçeği kabul bu kadar zor olmazdı
Bir daha yatabilsem annemin dizlerinde
Bakma öyle bîçare, bir çare bul be hancı!
Son ver bu kâbusuma uyandır sarsa sarsa.
Filmi başa saralım dinsin içimde sancı
İnan ki vereceğim dilediğin ne varsa!
"Eyvâh" ile "keşke"yi anlamsız sanıyordum
Son günün son akşamı; son sözlerimmiş demek.
Azrail’in adını gülerek anıyordum
Oysa gülmek bir yana, zor şimdi gülümsemek.
Mecit AKTÜRK