.
(On iki şehidimizin öldükten sonra ortaklaşa yazdıkları kendi şiiri)
(bazı duygular vardır ki, öldükten sonra bile
bir çocuğun rüyasında şarkı olarak yeniden doğar)
.
bir
çocuğun unuttuğu top gibi
kendimi bir köşede terk ettim
bir sigara gibi söndüm kendi dudağımda
Karanlık geceyi susturup sabaha dönüştüren yalnızlıktım
bir çığlık kadar sessizdim
ve bir dua kadar yarım
bir annenin yorgun avuçlarında okşanırken
Bir babanın sessizliğinde çoğalan suskunluğuydum...
.
Şimdi ölmüş olsam bile ;
Muhtemelen bir kitap aralığında saç teli olarak yaşıyorum,
Bir eski tişörtün yakasında kalan kokuda varım hâlâ,
Bir fotoğrafın kenarına sarkan gölgede kalmış gülüşteyim.
Yaşarken bu kadar fark edilmedim belki,
Ama şimdi,
Adım anılmasa da boşluğum bir nefestir
Çünkü yokluk,bazen en kalın sestir...
.
Sevdiğim bir kız vardı,
Saçları rüzgâr gibi,
Ama ben öleceğimi ona hiç söyleyemedim,
Çünkü ölüm, sesli harflerle değil,
Boğazda bir düğümle başlar…
.
Ben yaşasaydım belki kötü kararlar da verecektim,
belki sevecektim, kırılacaktım,
belki içip sızacaktım bir bankta gecenin ayazında,
ama yaşayacaktım işte
kendi ellerimle bozacaktım o hayatı
ve sonra kendi ellerimle tamir edecektim
Oysa şimdi bir gece çiçeğinin açarken duyduğu sessizlikte gizliyim.
.
Ben gidince dünya yerinden oynadı mı?
gökyüzü bir çığlık attı mı? Usulca kendi içine
ve bir sevgili, ansızın ağladı mı? Sokak lambalarının altında
bilmiyorum.
Bildiğim, bazı insanlar bir daha hiç gülmeyecek...