Ah Şehrinaz;
Nice dağları aştım aşkın için,
Denizlerle köpürdüm,
Irmaklarla çağladım,
Bitişe ramak kalan bir hezeyanın,
Gözelerinde heyecanla uyandım.
Tarihleri rehber tuttum aşkına,
Sevmekten uslanmadım,
Söylemekten utanmadım,
Eteklerinde duruldum.
Ve her defasında aşkının saatine kuruldum…
Ah Şehrinaz;
Ruhumu kabzeden bakışlarına,
Susmadan söylenir şarkılar.
Hz.
İbrahim’in İsmail’i gelir aklıma,
Böylesi
teslimiyetle adarım kendimi.
Süleymaniye’de
bir sabah namazında,
Huzurla
secdeye varır,
Kayseri
Hunat camisinde bir tuğla koyarım duvarlara.
Yükü
mutluluk olan kervanlarda,
Gözlerimi
dünyaya bağışlarım,
Sadece seni
görsün diye…
Ah Şehrinaz;
Cennetin
Havva’yı gördüğü vakitlerdeyim,
Âdem ilk
insan olmanın sefasını sürerken,
Yalnızlığında
suret buluyordu aşk.
Adı Havva
diye düşüyordu,
Yeni yeni
ezberlediğimiz kelimelere.
Şeytan merak
adı altında,
Bir elma
üflüyordu Havva’nın kulağına,
Ve her türlü vesvese böylece yapışıp kalıyordu
insana.
Neden
yasaktır diye soruyordu kırmızı elma.
Merakına
yenilip Âdem ısırıyordu elmayı,
Ve ayakları çırılçıplak
dünyaya basıyordu işte tam o anda.
Görüyorsun
ya Şehrinaz aşkın rüzgârına kapılan,
İflah
olmuyor…
Ah Şehrinaz;
Kandillerin
aydınlattığı duvarlardan yansıyan alev olup,
Yanaklarında
parıldıyorum.
Delilerin
boyadığı gölgelerde,
Sek sek
oynuyor ayaklarım.
Sonu mutlu
biten bütün hikâyelerde
Nane kekik
kokularını yayıyorum dünyaya.
Yıldızlar
aşk ile düşüyorlar içtimaaya.
Sen gülünce,
ayet ayet, kaderine tecelli ediyor hayat.
Hep
dualarımıza kocaman bir umut düşüyor,
Ta Fizan’a
koşuyor ayaklarım, İstanbul’dan
Ah Şehrinaz;
On gözlü
köprünün üzerinden,
Mektuplar
salıyorum Dicle’ye.
Bağdat’ın,
Halep’in
Ve hatta Mezopotamya’nın,
Sınırları
çizdiği her ülkede,
Yüreğimde
dönüşsüz reformların icrasını yazıyorum.
Buyursun
duysun dünya…
Ah Şehrinaz;
Dudaklarım
karanfil kokularında,
Öfkesine
dizgin vuran biçare benliğim,
Henüz gasp
edilmemiş çocuk yanımla,
Kendimin kâşifliğine
soyundum.
Ara sıra
eski bir ağıdın sözcükleriyle,
Aşkını
yazıyorum, mırıldanarak.
Bırakın
beni,
İçimde rahvan atlar dörtnala koşmadan,
Her anı
sevinçlerle dolu,
Bir dünya
bırakacağım sen gülünce…
Âdem Efiloğlu
26 Temmuz 2025
Saat:14.24