Ölüm 

Gönülde gam olur her dem felekten yâdigâr ölüm
Ne bahârı var bu ömrün, ne de bir bahâr ölüm

Kapanmaz oldu sinemde açılan her yâre-i hâfî
Sebep-i firkat-i cân, aşk ile izhâr ölüm

Ne sabâ yelinde fer var, ne güneşde bir şifâ
Her ilâca hâdim olmuş o nihân dîvâr: ölüm

Nice sultan, nice şâhân geçti cihân rü'yâsından
Hepsinin hâk ile yâren olduğu diyâr: ölüm

Gül-i ömrüm solmadan vuslata erseydim eger
Şimdi bir bülbül gibi nâlân olur kenâr ölüm

Harâb-ı aşk içinde hâlime yâ Rabbim nazar
Cihânın bir nefeslik zevkine bedel ar öl-üm

Serâp olmuş hayâller, gölgeler düşmüş zamâna
Geçip gitmekte hayâtın her durağından ölüm

Nice ârif, nice zâhid gizledi sırrın adını
Biliriz kimseye vermez bu sır anahtâr: ölüm

Gecenin koynuna gir her ne ki varsa fânîden
Karanlık bir kefendir âh o yegâne nâr: ölüm

Ne heves kaldı ne hicran, ne de bir cân gülşeni
Gülüşünle açılırken ansızın bahâr: ölüm

Ömür, aşk ile yoğrulmuş bu heves kırık gönül
Bir ölümlük tebessümde gizlidir ikrâr: ölüm

Gece rü’yâsı misâlinde silinirken her sûret
Sana düşer en hakîkî ve sükûnetkâr ölüm

Nice âşık ki hayâl etti visâli bir ömür
Onu aşkınla buluşturdu o mest ü zâr ölüm

Zemîn altında susar ses, zaman üstünde niyâz
Her ebedliğin mukaddes kapısıdır dâr: ölüm

Ne firâkat ne de vuslat eyleyip fânîde kal
Zîrâ cânı hakka yâr eyler o son bahâr: ölüm

Harûn, bir beyit-i aşk yaz da derin aşk ile öl
Çünkü mecnûnların âhında güler tekrar ölüm

Harun Yıldırım 

mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün




Açıklaması 

Gönülde gam olur her dem felekten yâdigâr ölüm
Ne bahârı var bu ömrün, ne de bir bahâr ölüm

Gönülde sürekli bir keder vardır; sanki bu keder, talihsiz felekten kalan bir yadigârdır.
Hayatın ne bir baharı (mutluluğu) vardır, ne de ölümün bir baharı (diriliş ümidi).

Ölüm hem dünyanın verdiği bir acı, hem de ömrün hiçbir mevsiminde ferah olmayan bir hakikattir.

***

Kapanmaz oldu sinemde açılan her yâre-i hâfî
Sebep-i firkat-i cân, aşk ile izhâr ölüm

 Göğsümde açılan gizli yaralar artık kapanmaz oldu.
Canın ayrılığının sebebi, aşk ile kendini gösteren ölümdür.

Ölüm burada aşkın bir sonucu olarak yorumlanıyor; âşığın derdi, gizli yaralara dönmüş.

***
Ne sabâ yelinde fer var, ne güneşde bir şifâ
Her ilâca hâdim olmuş o nihân dîvâr: ölüm

 Ne sabah yelinde bir ferahlık var, ne güneşte bir şifa.
Tüm ilaçları yok eden, gizli bir duvar gibi ölüm durur.

Ölüm, bütün çareleri boşa çıkaran bir perde, bir engel olarak tasvir edilmiş.

***
Nice sultan, nice şâhân geçti cihân rü'yâsından
Hepsinin hâk ile yâren olduğu diyâr: ölüm

 Nice sultanlar, padişahlar bu dünyanın rüyasından geçip gitti.
Hepsi toprağa yoldaş oldu; ölüm yurdundadırlar şimdi.

Ölümün herkese eşit muamele ettiğini, en güçlülerin bile sonunda toprağa karıştığını anlatır.

***

Gül-i ömrüm solmadan vuslata erseydim eger
Şimdi bir bülbül gibi nâlân olur kenâr ölüm

Ömrümün gülü solmadan sevdiğime kavuşabilseydim…
Ama şimdi bir bülbül gibi feryat ediyorum; ölüm kıyısındayım.

Aşkın vuslatsızlığı bülbülü ağlatır; sevgiliye ulaşamamak, ölüme yakın bir elem oluşturur.

***

Harâb-ı aşk içinde hâlime yâ Rabbim nazar
Cihânın bir nefeslik zevkine bedel ar öl-üm

 Aşkın viran ettiği hâlimin farkında ol Allah’ım!
Dünyanın bir nefeslik zevki için değil, yalnızca ölüm isterim.

Bu beyitte dünya zevkleri küçümsenir; aşkın getirdiği perişanlıkla ölüm arzulanır.

***

Serâp olmuş hayâller, gölgeler düşmüş zamâna
Geçip gitmekte hayâtın her durağından ölüm

Hayaller bir serap gibi yok olmuş, zamanın üstüne gölgeler düşmüş.
Ölüm, hayatın her durağından geçerek yaklaşmaktadır.

Zamanın geçiciliği ve ölümün adım adım yaklaştığı anlatılır.

***

Nice ârif, nice zâhid gizledi sırrın adını
Biliriz kimseye vermez bu sır anahtâr: ölüm

 Nice arifler, zahitler ölümün sırrını gizlemiştir.
Biliriz ki, kimseye vermez bu sırrın anahtarını ölüm.

Ölümün hakikatine dair bilgiyi kimse tam anlamaz, bu kapı herkese kapalıdır.

***

Gecenin koynuna gir her ne ki varsa fânîden
Karanlık bir kefendir âh o yegâne nâr: ölüm

 Fânî olan her şey gecenin koynuna girer gibi yok olur.
Ah, ölüm o tek ve karanlık kefendir, aynı zamanda bir ateştir.

Ölüm hem karanlıktır, hem de yakıcıdır; her fânî sonunda ona bürünür.

***

Ne heves kaldı ne hicran, ne de bir cân gülşeni
Gülüşünle açılırken ansızın bahâr: ölüm

 Ne bir heves kaldı, ne hicran, ne de bir ruh bahçesi.
Senin gülüşünle bahar açarken aniden geliverir ölüm.

Tam sevinçle bahar doğarken, hayatın ortasında ölüm ansızın belirir.

***

Ömür, aşk ile yoğrulmuş bu heves kırık gönül
Bir ölümlük tebessümde gizlidir ikrâr: ölüm

 Ömür, aşk ile yoğrulmuş, hevesleri kırık bir gönüldür.
Tüm itiraf, bir ölümlük tebessümde gizlidir: ölüm.

Aşk ve hayatın bütün anlamı, ölüm anında verilen bir gülümsemeyle ortaya çıkar.

***
Gece rü’yâsı misâlinde silinirken her sûret
Sana düşer en hakîkî ve sükûnetkâr ölüm

 Gece rüyası gibi tüm suretler silinirken…
Geride kalan, en gerçek ve huzurlu olan sensin: ölüm.

Hayatın bütün aldatıcı suretleri geçicidir; hakikat ve sükûnet yalnız ölümdedir.

***

Nice âşık ki hayâl etti visâli bir ömür
Onu aşkınla buluşturdu o mest ü zâr ölüm

 Nice âşık, bir ömür boyunca kavuşmayı hayal etti.
Onları aşkınla buluşturan, o mest ve ağlayan ölümü oldu.

>Ölüm, bazıları için gerçek vuslatın kapısıdır; âşıklar için özellikle.

***

Zemîn altında susar ses, zaman üstünde niyâz
Her ebedliğin mukaddes kapısıdır dâr: ölüm

Toprağın altında ses susar, zamanın üstünde dua kalır.
Her ebediyetin kutsal kapısıdır o durak: ölüm.

 Ölüm, ebedi âleme geçişin kapısıdır ve bir tür mukaddeslik taşır.

***

Ne firâkat ne de vuslat eyleyip fânîde kal
Zîrâ cânı hakka yâr eyler o son bahâr: ölüm

 Ne ayrılık, ne kavuşma… fânîde hiçbirine bağlanma.
Çünkü canı Hak’ka yâr eden o son bahardır: ölüm.

Sonbahar (ölüm), aslında en yüce vuslatın –Allah’a kavuşmanın– kapısıdır.

***

Harûn, bir beyit-i aşk yaz da derin aşk ile öl
Çünkü mecnûnların âhında güler tekrar ölüm

 Harûn, aşkı anlatan bir beyit yaz da, aşk içinde ölesin.
Çünkü mecnunların ahıyla bile tebessüm eder bazen ölüm.






( Ölüm başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 7/30/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu