Uyan Ey İnsanoğlu
Her gün biraz daha tükeniyoruz,
Ömür gelip geçiyor, ömrümüzden ömür gidiyor.
İnsanoğlu eriyor, insanlık yok olup bitiyor.
Bir bakmışsın, felek kapına dayanmış…
Giymişsin bembeyaz kefeni, uğurlanıyorsun.
Visal yakındır artık,yolculuk başlıyor.
Selâlar yükseliyor minarelerden,
Kabir kapısı aralanıyor sessizce.
Üzerine topraklar serpiliyor.
Kalıcı sandığın bu dünyadan vidalaşıyorsun.
Hiçbir şey götürmeden,
Ne varmış,ne yokmuşcasına.
Ne mal kalıyor,ne hırs,ne başarı
Ne taht ,ne ünvan.
Ruh çıkmış bedenden, kefenden ve duadan başka.
Seyr-ü sülûk başladı şimdi
İnsanlık terazin kuruluyor, tartıya koyuluyor.
Nefsinle yıllarca süren telaşın savaşın sona eriyor
Herşiyinle aşıkar
Ve sen kapanış gözlerini yapıyorsun.
Amellerinle boynun kıldan ince,
Rabbin semaları açılıyor .
Can çekişiyorsun o an
kara toprağın altında...
Ya da…
Koca bir gül bahçesinin kokusu doluyordur içine,
Daha menzile varmadan cennet kuşları karşılıyordur seni.
Sanki bir güvercinin kanadında,
Ummansız bir huzura taşınıyorsundur.
Adım adım yaklaşıyorsun o daimî menzile…
İşte bu an,
Gerçek menzile varışın yoludur.
Ve bu da,
İnsanoğlunun sonudur…
Şimdi ben de sesleniyorum:
Uyan! Uyan ey insanoğlu, uyan!
Kalıcı sandığın bu dünyadan,
Sadece bir misafir olarak gidiyorsun...
Uyan!
..Fatima Ahmet..