Gençlik, bir insanýn hem en güçlü hem de en kýrýlgan dönemidir. Bugünün gençleri, geçmiþ kuþaklardan çok daha hýzlý bir dünyada yaþýyor. Teknoloji, sosyal medya, dijital aðlar ve sürekli deðiþen deðerler sistemi, gençliðin yükünü de beklentilerini de büyütüyor. Açýk söylemem gerekir ki bu devirde genç olmak gerçekten de çok zor,deli bir rüzgarýn önündesiniz  ve durmadan sürükleniyorsunuz bilmediðiniz mecralara güya macera olsun diyerek.

Bir zamanlar sokaklarda top koþturan, deniz kenarýnda kitap okuyan, geceleri yýldýzlara bakarak düþ kuran gençlik; yerini ekranlara bakan, dijital dünyada yarýþan bir kuþaða býrakmýþ gibi görünüyor. Ama bu deðiþim kötü olmak zorunda deðil. Gençlik; nereye yönelirse, dünya da o yöne evrilir çünkü deðiþimin kalbi, daima gençlerde atar.

Bugün genç olmak, sadece okuldan mezun olmayý deðil, kendi yolunu çizebilmeyi gerektiriyor. Gençler artýk fikirleriyle dünyayý sarsabiliyor; bir paylaþým, bir sesleniþ, bir fikir milyonlara ulaþabiliyor. Bu da gençliðe büyük bir sorumluluk yüklüyor: Yalnýzca konuþmak deðil, düþünmek ve dönüþtürmek daha etkili oluyor.

Elbette gençliðin içinde fýrtýnalar da var. Kimi zaman anlaþýlmamak, kimi zaman da beklentiler arasýnda sýkýþmak… Ama iþte tam da bu çeliþkiler, gençliði diri ve cesur kýlýyor. Çünkü gençlik, kabullenmekten çok sorgulamanýn, susmaktan çok konuþmanýn, geri durmaktan çok adým atmanýn adýdýr.

Gelecek, bugünün genç ellerinde þekillenecek. Bir telefon ekranýndan, bir kalemin ucundan, bir düþüncenin kývýlcýmýndan… Bu yüzden gençlik; sadece bir yaþ aralýðý deðil, bir inanç biçimidir. Umudu, direnci ve cesareti içinde taþýr.

Gençlik, yaz mevsimine benzer;herkes sever ve ister fakat tez biter.