Yorgun düşlerim var benim
bir ömrün içinde yarım kalmış adımlar gibi
ne tam yürümüş ne de geri dönmeyi becermiş
sessizce içimde dolaşan ince bir sızıya dönüşmüş
Taşıdığım hatıralar ağır
kırılmasın diye dokunamadığım duygular gibi
kimini hatırlamak iyi geliyor kimini unutmak istiyorum
ama hiçbirini tam bırakamıyorum
çünkü hepsi benden bir parça taşıyor
Yorgun düşlerim bazen bir fotoğrafın köşesi gibi
solmuş ama yine de her baktığımda içimi titreten
beni bir anlığına eski bir halime döndüren
kırılgan ama dirençli bir zaman izi gibi duruyor
Kendimi dinledikçe anlıyorum
insan en çok yük ettiklerinden yoruluyor
bir kalbin kaç kez kırıldığını bilmeden
yine de taşıdığı her acıyı sessizce onarmaya çalışıyor
Ama bunca yorgunluğun içinde bile
içimde küçük bir ışık hâlâ pes etmiyor
bazen bir umut bazen bir nefes gibi yükseliyor
bana yeniden başlamak için güç veriyor
yorgun düşlerim ne kadar ağır olursa olsun
kalbim yeniden yolunu bulmak istiyor
Ve biliyorum
hayat bazen tamamlanmayan sayfalarla da güzel
çünkü insan eksik kaldığı yerlerde büyüyor
ve ben bu yorgunluğun içinde
kendime en çok orada rastlıyorum
— İsmail Gökkuş