Ayrılık bazen bağıra çağıra gelmez
sessizce kapının önüne bırakılan bir mektup gibi durur
bizim ayrılığımız da tam öyleydi
ne sen beni kırdın ne ben seni
ama ikimiz de sustuk ve o sessizlik kendi kendine büyüdü
O son karşılaşmamızda yüzünde tuhaf bir soğukluk vardı
hani bazı bakışlar vardır ya insanın içini ısıtmaz aksine üşütür
senin bakışların da tam öyleydi
sanki içinden bir şey çekilip alınmış yerine bomboş bir oda bırakılmış gibiydi
Ben yaklaşmak istedikçe
sen sessizce geri çekiliyordun
sanki git demiyordun ama gelme de demiyordun
arada sıkışıp kalmış her kelime aramızdaki mesafeyi büyütüyordu
O an anladım
ayrılık kapıyı çalmamıştı
zaten çoktan içeri girmişti
biz sadece geç fark ettik
Konuşmadık
kırılmadık
ama yine de koptuk
çünkü iki insan konuşmayı bırakınca
zaman konuşmaya başlar
ve zamanın söylediği gerçek her zaman en çok acıtır
Sen gittin
ben kaldım
ama geride kalan ben değildim
içimde boşalan yer
eksik kalan yanımdı
ve o eksiklik senden çok daha yüksek bir sesle susuyordu
İsmail Gökkuş
Devam edecek