
Vuslatın saatini, sana kurdum sevdiğim,
Zay olan sabahımın, olmasını beklerim.
Gel de bak şu halime, cana durdum sevdiğim,
Azrail’in kapıdan, gelmesini beklerim.
Seher vakti demişsin, bülbüllerin sesinde,
Bilinmez ki bir takat, kalır mı nefesimde,
Ezan çiçeklerinin, her akşam busesinde,
Hasret kalan gönlümün, ölmesini beklerim.
Sonu hüsran sevdamı, eza deyip geçmişsin,
Feleğin oyununa, ceza deyip geçmişsin,
Dahası birkaç fasıl, keza deyip geçmişsin,
Sıktığın mermilerin, bulmasını beklerim.
Her yanan sigarada, hasretini közledim,
Yalan değil sevdiğim, bende seni özledim,
Ağır ağır sevdamın, ölmesini izledim,
Hiç yoksa yarı canlı, kalmasını beklerim.
Kurak topraklarıma, gözyaşını döksen de,
şu öksüz sitemimi, kabul deyip çeksen de,
Artık o çok sevdiğin, divanedir eksende, (Yörünge)
Ellerimin saçımı, yolmasını beklerim.
Hasretindi öldüren, damla damla gözyaşı,
Kırılınca anladım, değirmenin alt taşı,
İkimizde kaybettik, tek taraflı savaşı,
Hülagünün kalbimi, bölmesini beklerim.
Şah olanda unuttu, piyonlarda unuttu,
Beni böyle bir çare, ziyanlarda unuttu,
Mutlaka geleceğim, diyenlerde unuttu,
Gözlerimin uykuya, dalmasını beklerim.
Mevsimleri saysan da, saymasan da geç artık,
Benin için ölsen de, değeri bir hiç artık,
Yalın ayak gelsen de, gelmesen de suç artık,
Senden sonra bahtımın, gülmesini beklerim.
Yazarın
Önceki Yazısı