Bir adam yola çıktı

arkasında susturamadığı bir geçmiş

önünde adı konmamış bir ülke


Yollar uzadıkça

sessizlik konuşmayı öğrendi

taş duvarların arasından

eski hikâyeler sızdı

her kapının ardında yarım kalmış bir hayat vardı


Bu ülkede zaman ağır yürürdü

pencerelerde ışıklar geç açılır

çocuklar fısıltıyla oynar

anneler içlerinden dua ederdi

kimse kimseye yük olmak istemez

ama herkes biraz daha yalnız taşırdı yükünü


Adam, kırık bir bankta oturan yaşlıyla göz göze geldi

yaşlı gülümsedi

gülüşünde kaybedilmiş yılların sabrı vardı

bir parça ekmek uzattı

paylaşınca çoğalan bir sıcaklık

adamın avuçlarına yerleşti


Bir başka sokakta

yorgun bir kadın göğe baktı

yağmurun ilk damlasını bekler gibi

beklediği şey aslında bir selam

bir hatırlanma ihtimaliydi


Adam yürüdükçe anladı

bu ülkenin kimsesizliği

insanların birbirine uzaklığı değil

cesaret bulamayışıydı

yan yana durup kalbini açmaya


Bir akşam kapılar aralandı

bir tas çorba dolaştı evden eve

bir çocuk gülüşü taştı sokağa

bir el başka bir ele değdi

ve şehir ürkek bir umutla ısındı


O anda adam fark etti

kimsesizler ülkesi sandığı yer

aslında içimizdeki korkuydu

birlikte olmayı erteleyen gölge


Ve o gölge dağılınca

bu ülke başka bir ülkeye dönüştü

sevmenin sesi duyuldu

kimse kimsesiz kalmadı

yolu olan herkes

birbirinin yurdu oldu


İsmail Gökkuş

( Kimsesizler Ülkesi başlıklı yazı duygunun.kalemi tarafından 27.12.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu