bir yusufçuğu düşlediğimi yazarım
menzili gecenin rahminde imge
çığlığı beyaban döşümde
evvelimin asiliğini,
ve eylül'ü yazabilirdim
başucuna çengelli iğneyle tutturup hüznü
yada
tüm kelimeleri sana bağışlayabilirim
aslında seni,
için seni,
gerek seni diye başlayabilmek isterdim
tüm çıplaklığıyla
omuzlarını siyah bir şal ile örttüğüm kağıtlara
anlasana,
sensizlik dışında..
söz konusu /sen/sizlik olunca
gelmez lügatımdan gerisi
lehçelerim boğulur
senin için feda ettiğim ormanlarda,
kurak düşler görürüm sonra
su buğusunda
su yürür parmak uçlarımda
o vakit
us aşina tan sancısına
ki her sancı öncesi ölür ay ışığı tenimde
pul pul dökülür mukadderatım...
/ off /..
kaç sabıkalı vuslat'ı infaz ederim de
gün ışığı görmez kalemim
hatırlayamam birini hiç
içimde çürüdüğüne inandığım çocukluğum gibi
canımı bunlar acıtmıyor
/sen/sizliği anlatamamak kadar..