Cebimde eskiyen siyah - beyaz yüzün
Hayallerim , üstü karalanmış bir günlük
Sessizce düşen bu yağmurlar
Şehrin kimsesiz uyuyan caddeleri
ve sen
Gökyüzünü yırtan bebek gülüşlü kız
Sen hala kendinde misin ?
Ekmeğin kırıntısı , mısraların titreyen tarafında
Sen hala gülen bebek bıraktığım yerde 
Orada mısın ...


Böyle başlamıştı gözlerine mil çekilip kör bir aşığın çölde dolaşması. Her zaman mısraların küf kokulu yanlarından çıkardı gerçek düşünceler. Gri bir sayfanın görünmeyen köşelerine yazılırdı cennetten alıntı gözlerin suskun çığlıkları. Her bahar yok oluştan canlanırdı , her aşk gibi..! Kuruyan bir çiçeğin yağmurla dirilmesine benziyordu . Önce hep bir zemheri çarpardı yüreğe ve sonra güneşi beklerdi aşk. Susardı her şey  yok olurcasına , her şey susmak isterdi aşkta. Kelimelerin cımbızla çekilmiş yanlarından alınırdı sözler , her söz anlatırdı aslında acıyı , mutluluğu ve ayrılığı. Ama bazen susmak gerekirdi gözlerin en derin dehlizlerinde. Susmak gerekirdi bir puta tapan şaşırmış bir inançlı gibi . Kendine bir ışık arardı her kaybedilmiş inanç gibi aşk. İnanmak isterdi karşısındakine ve tapmak isterdi yüreğine bazen körü körüne , ya da hiç yaşanmadı sayarcasına.


Sözün bittiği yerde duruyordu bütün sevdalar . Kaldırımların eskiye yüz çevirmiş hallerinden ayak izleri taşırdı her aşık. Adım adım arşınlardı bulunduğu sokakları sadece bir anı bulmak için. Fark etmezdi bir cehennemin ateşinde yanmak ya da bir cennettin nehrinde yıkanmak. Sadece sevmek bağbozumu zamanların kelebek kanatlarında vakit geçirmekti. Ateşten yapılan bir gece ve yunan tanrıçalarının sözleri yıldızsız geceler ve sadece ay dansı. Sessizlikte dönen çatlamış dudaklar ve kulaklar sağır sadece aşk konuşulur.
Göçebe bir sözcük fırlıyor her düşüncenin en karanlık köşelerinden ve her seven sevdiğine söylemek isterken , her sevgili kaçırıyor gözlerini duymamak için değil yaşamamak için o sözü . O söz , o söz ... 
Söz vermişcesine bağlanmak gibi sanki aynı kaderi paylaşıp alnından öpmek gibi. Ne bir yüzük , nede güzel bir kıyafet sadece eskimiş , siyah - beyaz bir yüzden fırlayan son beste
" Seni Seviyorum " ...


Aşk düşüyordu ağlamaklı geceye 
Bütün mevsimler şimdi kaçak 
Bir mülteci suskunluğu
Şahadet getir kelimelerime gökyüzü
Şahadet getirin melekler
Şahadet getiriyorum ki 
Aşk sadece ;
Leylanın gözlerinde , Mecnunun yüreğinde
Yusuf'un gömleğinde
İbrahimin ateşinde
Ademin sözlerinde
Ve son kez şahadet getiriyorum ki
Sevda İnançsız ve Dinsiz Başlar Gözlerde

Muhammed Yalçınkaya - Sevda İnançsız ve Dinsiz Başlar Gözlerde - 
( Gözlerde Başlar Cehennem başlıklı yazı muhammed-yal tarafından 13.07.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu