SENDE YAZ. net isimli sitemizde bugün Şair ve Yazar Sayın Hayrettin Yazıcı beyin  :’’GÖĞSÜM ÇOK AĞIRIYOR ASYA’’ isimli şiirinin kritiğini okuyunca çok etkiledim.Ardından da herkesin sürekli gündemde olduğu için zaten bildiği bazı konuları ümranca derleyip toplayıp ,siz dostlarımla paylaşmak istedim. Birlikten dirlik doğar atasözünün ne kadar yerinde bir söz olduğunu daha iyi anladım.

 

Göğsüm çok ağrıyor ASYA:

Böyle ağlama kucağımda Asya
Döl tutmuyor uzun yeleli kısrakların
Gözyaşıyla sökülüyor nasırların
Hükmü kalmadı dağların
Heybetini kaybetti gururun
Kök salmış derinlerine
Büyümekte urun
Sanmam
Suçu yok gavurun!

                      Gençlik bu toprağın türküsüdür diyerek, dünün genciyken, bugün büyüklerimiz olanları, bugünün gençlerini ve yarının genci olacak mini minnacık yavrularımızı selamlayarak bir türkü söylemek geldi içimden. Ne sesim güzel, nede sazım var çalıp söyleyecek. Dokunmayınız efendim çoban çeşmesi gibi derinden derine çağlasın gönül türküm, ummanlara varana kadar.

 

                 Zaman çok acımasız, yüz yıl ne çabuk geldi geçti haberimiz olmadı. Bugün dünya yeni bir yol ayrımına geldi. Bu yol ayrımı giderek insanlık ve yer küre için bir varoluş- yok oluş ikilemine dönüştü. Bir asır öncesiyle bir asır sonrasını sarı başağın unu gibi elekten eler gibi eleyince, hamur teknesine dökülenler üç aşağı, beş yukarı hepsi aynı hozan tarlanın pıtırak karışmış dikenli başaklarının kepeklerinin olduğunu gördük. Eskiden tohumun genetiği değiştirilmemişti. Yetmiyormuş gibi şimdi de başaklar dolu olsa bile tohuma duramayacak içi boş ürünler hasat eder olduk. Genetiği değiştirilmiş tohumlarda istediğiniz şekle sahip domatesleri bile  bulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli. Ekmek diye yediğimiz zehirli una mı yanalım, tarlamın bir daha ekilemeyecek kadar çoraklaşacak olan toprağıma mı yanalım?

 

                 Daha önceleri de siyasi çıkarlar için patates tarlalarında araba üreten fabrikalar kurulmuştu. Zararını tarım yok edilince ancak yeni yeni anlayabilmişken, şimdi de izinsiz kendi tohumumu tarlama ekersek uluslar arası mahkemelerde yargılanacağız ona ne demeli. Genetiği ile oynanmış ve bir defalık ekimlik gıdalar yüzünden yeni nesil kısırlaşacak. İsrail’den tohum satın alır gibi birde satılık ısmarlama cenin mi alacağız bu duruma ne yorum yapmalı?

 

                Toprağımın yapısı bozulurken ondan gıdasını alan gençliğin illet yakasına yapışıyorken, toprağımın türküsü olan Gençlik için hangi yanık türküyü söyleyeyim bir bilen var mı? Ocakta yanan ateş, odunlar yandıkça hayat bulurken, bizler yanıp yakılacak bir yola girdik nasıl kahrolmayalım, nasıl yanmayalım Bir defa illet bedene girince nasıl çıkmıyorsa, bu tohumu ekmeğe gör, bir daha yerli tohuma dönemezsin.. Ölü bedenin gömüleceği toprak bile çoktan ölmüş de haberimiz yok…

         Genetik tohum o toprağa da zarar verdiği için, hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl sonra ise toprak  kanserojen maddelerle dolacağı  için artık tamamen kullanılmaz hale gelecek. Buna en  güzel örnek Türkiye'nin patates  deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde  kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemesidir.

                           

                            Bu ülkenin kutsal toprakları bütün değerlerini yitirmekteyken, toprağın hangi türküsü söylenmeli sizce…

 

( Bu Toprağın Türküsü Bölüm 1 başlıklı yazı Ümran ÖZLÜK tarafından 16.07.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.