Pakistanlı Şair Mevlana Muhammed İkbal'e
1. Bölüm
Hayatı doyasıya yaşadım desem yalanlar beni ülkenin ahvali
Ben kimim nereden geldim şimdi nerdeyim
Gel kır zencirini gönül kapımın
Doğudan geldim
Ürkek değilim
Korkak olmadım asla
Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde
Herkesi kardeş bilmeye geldim
Benimle başlamadı hayat
İddialı sözler söylemek için burda değilim
Kimse alınmasın üstüne
Hiç kimse ağırlığı altında ezilmesin sözlerimin
Cesaretimi toplamanın vakti geçmiştir
Kalbimin can alıcı yerinden vuruldum çok kere
Prometeus da değilim
İnanmadım esatir-i evveline
Kapılanmadım mitolojiye Zeus'a vurgun değilim
Doğudan geldim
Ürkek değilim
Korkak olmadım asla
Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde
Herkesi kardeş bilmeye geldim
Toplanan benim için bir araya gelmemiştir
Hiç kimsenin hayat hakkını gaspetmedim
Yaşamın en ince pamuk ipliği noktasındayım
Ha koptu kopacak
Bir örümcek ağına sarmalanmış gibiyim
Kiminin elinde fermanım
Beni bekler adeta Frenkten ithal giyotin
Celladım belki aramızda yaşar durur
Bilinsin ki korkmadım Rabbimin verdiği canın alınmasından
Ondan geldikse gidişimiz O'nadır
Bilmeli bizi tanıyan ihvan
Bilmeli bir elin parmaklarına tahammül etmeyen insan
Biz bir ağacın dalları gibiyiz derdik başlarken işe
Yaşamın güzelliklerini paylaşmak varken
Hayata farklı bakmak ve algılamak ömrü değişkenliğiyle
Bilmezdik her adımımız ürperti verir nefesimiz rahatsız eder kimisini
Onların ki bilirler kendileri hem biz biliriz kalp gözüyle
Gelmişini dünden bugüne biliriz saklamasın marifetini kimse
Tek vurulmak üzer beni arkadan başbaşa iken herkes babasının oğludur
Şimdi erkeklik öldü bu ürkütür oldu beni
Masabaşında kaybetmek üzer oldukça beni
Biz açık alanda güreşip muzafferiyeti elde eden insanlardık
Pisi pisine arkadan kalleşçe galip gelenlere acıyan insanlardık
Ne oldu da değiştik yıllar ne kaybettirdi idealimizden
Doğudan geldim
Ürkek değilim
Korkak olmadım asla
Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde
Herkesi kardeş bilmeye geldim
Ne nostaljiye kurban ederim duygularımı ne de değişti fikirlerim
Ben medeniyetimin emrinde kapısında kul, hizmetine amadeyim
Sözü uzatmak bizde hoş karşılanmaz sözü kısa kesmek lazımdır
Doğudan geldim
Ürkek değilim
Korkak olmadım asla
Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde
Herkesi kardeş bilmeye geldim
2. Bölüm
Doğudan geldim
Yıkık bir medeniyetin kalbi yaralı evladıyım
Şahidim üzerime çöken kubbesidir kümbetlerin
Binlerce yazılı kitaba tahammül etmedi onlar
Merhamete yabancı, insanlık bilmedi onlar
Kütüphaneleri yerle bir edenleri sorgulamaya geldim
Fikir hırsızlığını marifet sayanları tanıdım bir bir
Onlar huzurluysa gerisi hikâye diyenlere sözüm eksik olmaz
Bunların geçmişini bilirim de mirasçılarını sorgulamaya geldim
Doğudan geldim rahvan atlarla mevsimler ötesinden
Uğradığım her yer talan içre gözü yaşlı insanların
Ne bağ ne bostan bırakılmamış ağaç yeryüzünde
Kuşların cıvıltısına tahammül etmeyenler yuva dağıtmış
Yeni baharlar kurma adına heybemizde genç fidanlar taşırız
Tohumlar avuç avuç heybemizde gittiğimiz her yere
Saçarız merhameti gökyüzünden kurak topraklara
Can alanlar korkmasın amacımız öç değildir bu gün
İnsana değer katmayıp onları ölüme terk edenleri sorgulamaya geldim
Afrika'da ölen benim Asya'da benim Avrupa'nın ortasında ölen ben oldum
Ben oldum ismi konulmamış coğrafyalar ki kan kokar
Nerede bir yetim varsa öksüz varsa gözünde yaşız, kalbindeki acıya ortağız
Biz hesabı vermek isteriz hesap sahibine
Tüm insanlarla kardeşiz Kal u belâ'dan beri
Ezelden ebede uzanan yolculuğumuzda rahmetten taraf
İnsanlığın hesabı benden sorulur vebali benim boynumdadır
Nerede haksızlık vak'î olursa haktan yana ben incinirim
Tek başıma kalsam bile böyle bildim böyle bilirim, ondandır geldim
Gelişim ürkütmesin sırtımda sadağım yok, elimde mızrağım yok
İnsanlığa mesajım var biz kalp yapmaya geldik, çağlardan öte
Ürkmesin isterim bize reva görülen zulme tüy diken
Can veririz de can bulsun bizi öldürenler onun için geldim
Ne desem ki taşları bağlamışlar, önümüzde ısırganlar serbest
Ne yazık ki yuvası dağılmış bülbülüm, sesim böyle çıkar derinden
Sen gel acılarını dinle insanımın sen gel göz yaşı dökme
Yanaklarda akan yaş olmasam lanet oku bana bunun için gelmişim
3.Bölüm
Doğudan geldim ondandır yorgunluğum terk edip pınarların sesini
Yorgunum bir çınar ağacının gölgesinde dindir susuzluğumu
Uzak diyarlardan getirdiğim selam Semerkant'tan Buhara'dan
Rey'den'dir Bağdad dahil Kerbela'dan Diyarbekir'den Ruha'dan
Ben Doğudan geldim zerrelerimle uyuşmadı gönlümle coğrafya
Ben emek harcayıp nice yollar tükettim yalın ayak
Sesimi Feriddüdinî Attar'dan aldım, Mantıku't-Tayr'dan
Binbir gece masallarımı çalandan hesap sormaya geldim
Beydaba'yım anlattıklarım kimlere mal edildi söylensin artık
Mevlana'yım sesim Mesnevî'de kalmasın artık
Risalettü'n-Nushiyye'de Yunusum dağları taşları çağırırım aşkına
İbrahim Ethem'im anladım çatıda deve nasıl aranır
Behlül-i Divane'yim Reşid'in Sarayı'nda
Medeniyetimin sesi olmaya geldim Doğu'dan
Haccac-ı Zalimler çoğalmış hesap sormaya geldim
Kendi nefsime söz geçirip uzak diyarlardan geldim
Hayatıma kast edildi uzun vakt sesler duydum çığlıklara dair
Feryadlar karıştı asumana, şeme pervane kesildi ruhum
Ben Fuzulî'yim, Genceli Nizamî'yim Mecnun olmak için doğmuşum bu asırda
Leylasız bir yere gidemem mutlak görmeliyim Leylamı burada
Memle Zinn'im, Husrev u Şirin'im Kerem ve Aslı
Kaydım düşülmüşse kütüklerden bilsinler yeniden dünyaya gelmişim
Hesabını vermeli yokluğumda bey kesilen divana oturan zatlar
Topraklarım uzanır Hindistan'dan Afrika'ya kadar
Ben bu toprakların emzirdiği çocuğum
Ben kendini bulan toprakların diliyim
Dilsizlerin, güçsüzlerin, zayıfların hem eli hem sesiyim
Ben Doğudan geldim apansız beklenmeden sessiz
Doğudan geldim üstüm başım toprak yeniden doğdum
Toprakla vucud buldum onunla beslendim şimdi doğruldum
Neyde hüzünüm hattat kamışında büyükçe vavım
Bilirim yerlerde kalmadı enin u ahım
Yorgun ellerin havada duruşunda duayım
Rahmetin çorak topraklara düşüşünde çatlayan tohumuyum gönüllerin
Ben Doğudan geldim Batıya ulaşmak için
Küllerimden doğrulup Endülüse üflenen ruhum El-Hamraya
Ben Abdullah'ın annesinden işittiği azarın cevabıyım yeniden geldim
Tarık bin Ziyad'ın gemilerini yakmasına şahidim
Çalınan medeniyetin sesine Âkif'im, ondandır acılarım
Ben Doğudan geldim nefsme söz geçirip uzak diyarlardan
Gecenin şafağında beklenen ziyasıyım geleceğin
Gözler uykuya haram kılınacak beklenen sesi duyacak kulaklar
Ondandır ismimin anılmaması lanetli bilinmem için çabalar
Ben Doğudan geldim selam getirdim medeniyet adına
Esintileri Yesribden gül kokulu diyardan
Ben Doğudan geldim bilmeli artık beni insanlar
Anlamalı gelişimi saklamamalı dünya
Acıların otağ kurduğu gönlüm yaralıdır benim
Derdine şifa aramaya çıkan Lokman-ı Hekim misali
Musa'nın arkadaş beklediği Hızır misali
Ben Doğudan geldim Batıya doğrudur hicretim
Özür dilerim birçok engeller aştım da geciktim
Ben Doğudan geldim dostlar ondandır mahcubiyetim
Kaç savaş olmuşsa geride kalmışsa ne kadar kıyım
Elimdedir defteri insanlığın hesabını sormaya geldim
Doğudan Geldim-4
Bir mart sabahı uyandım yılların uykusundan dedim ki kendime niye bu hale geldim
Doğudan geldiğimi hatırladım öyle anlatıldı ne varsa kitaplarda, hayata dair
Binlerce seneye dayanan geçmişim, barbarlığa elveda dememişken şimdikiler
Benim kendimi tanımama ne zamana dek engel oldular, olmak istediler
Ben Doğu Medeniyetindenim
İnancım yer yer farklı olabilir
Kadîm topraklar üzerindeyim
Peygamberlerin doğduğu topraklar üzerindeyim
İnanmaktayım tüm inen kitaplara onların izindeyim
Ben Doğudan geldim alnımda kimliğimin kırışıkları hüzün diye okunur
Ben Doğudan geldim kimliğimde başkasının sefasının eza izleri silinmeyecek
Ben Doğudan geldim başımda örülen binbir çorabın ipleri sarkıtılmış
Ben Doğudan geldim sözüm söz başım dik duruşum eğik olmadı asla
Ben Doğudan tüm insanlığa selam getirdim, medeniyet adına
Silahların konuşmadığı, masabaşlarında sınırların çizilmediği ortama davetiyedir
Bu davetiyede insanın insanı sömürmesi yok ezmesi asla olmaz
Ben Doğudan geldim korkular yerini sevince boğsun diyedir selamım
Ey Doğu İnsanı silkin derin uykudan ki senin için yollara düşüp geldim
Mehmet Ali Abakay Malatya 1986