Yalancı bahar gelir, erken çıkar yapraklar
İner beyaz surata, balyoz gibi şaplaklar
Tarumar olmuş her yer, nadas kalmış topraklar
Kimisi üzüm yedi, kimisi bağcı dövdü.
Şimdi kuşun yuvası, sahte çamın dalında
Uçan arabasıyla, medet geyik kılında
Saklı olan umutlar, doğar yeni yılında
Kimisi üzüm yedi, kimisi bağcı dövdü.
Bakmayız ak saçlara, deriz dünya yaşlandı
Öncesi yok sanırız, tura bizle başlandı
Adem babadan beri, çok peygamber taşlandı
Kimisi üzüm yedi, kimisi bağcı dövdü.
Hayatı sonsuz sandım, bilmedim ki faniyim
Hor kullandım ömrümü, kendime çok caniyim
Saray harabeleri, ibret için kaniyim
Kimisi üzüm yedi, kimisi bağcı dövdü.
Geçen asırlar boyu, aynı akar dereler
Taşkınlar zarar verir, yıkar çoğu kereler
Revaçta buz dolabı, yoktur artık cereler
Kimisi üzüm yedi, kimisi bağcı dövdü.
Ervahtan gelir ama, insanlar hür dininde
Mülkünde padişahtır, gayrı beden ininde
Yakılıp yıkılanı, öğrenir son sininde
Der kimi üzüm yedi, kimisi bağcı dövdü.
Uzun zamandan beri, Anadolu bağımız
Şükür ve dua ile, aşıldı her dağımız
Resmin parçalarını, bir ederse sağımız
Der kimi üzüm yedi, kimisi bağcı dövdü.
27.12.2009
Ahmet Çelik