Gün ağarmaya yeni başlamıştı, geceden kalan umutlarıyla
Ne baharlar açmıştı, suskun kalan gönlün bitmeyen hicran yolculuğunda ve bir ağıtla
Kaybolan yıllara, açmayan umutlara,dert bin hüzünle bahtı kuşatıyorsa yavaşça
Nasıl boş verilir var olan akılla, iradeyi hesapla,mecnun eden hıçkırıklarla haydi sorgula
Umut niye var, bilgi ve idrak olmayınca bir düşün ne kadar bir işle yarar
Bilinç insan için en muhterem bir nazar, ancak akıl ve ihsan ile kalbe aşkı sürurla koyar
Tahkik etmek bu nispetle iftihar-ı kar, şayet bir kul olmak istiyorsan işte kitabı bahtiyar
nN kadar dilensem, aşkın şehrinden nefeslensem, ilham-ı hazzına erişsem, felahtır ey yar
Yoksa hal dilinde ne sabah ve hatta akşan varittir, sevda lehçesinde edep vakt-i nakittir
Dert edinmek şiar işidir,meşvereti nefeslenmek niye faziletlidir, ati kim için ahir-i renktir
Hevesler elbette ki latiftir, lakin tadil-i erkan içinde serdetmek bir akl-ı selimin tercihidir
İşte bu ahval üzre nitelik varit olan gerekçedir, yoksa tefekkür etmek nafile bir seyirdir
Hiç sazende akartsuz bir saz çalar mı, akort ehli olmasa, mızrabı rast gele sallar mı
Her telin ses rengi, her insanın aş derdi ve her kulun edeb-i marifeti kalpten ari kalır mı
Amelin bir hukuki bir gerekçesi olmalı, yoksa maslahat niye yapılmalı, kul olan anlamalı
Lakin vakt-i saatini unutmamalı, ne yapıyorsa öncelikle danışmalı, aklın yolu bulunmalı
Ölüm, zaten yaşarken seninle birlikte ve her halinde sessizlik içinde ve edebiyle işte
Ne kadar korku yaşarsan ve bilmediklerin için nafile yere çırpınsan asla kar etmeyecektir
Çünkü aklın yolu birdir ve hesabidir, bu bakımdan aşk en müstesna bir ülfett-i şevktir
Asliyet ve adidiyetini bilmek ve kaşfetmek kimler için şereftir, nefes elbette bir müddettir
Mustafa CİLASUN