Ağır ağır yürüdü ana caddeye kadar,zaman zaman ardına bakarak.Bir korku hasıl olmuştu içindeki ürpertiyle birlikte.İnsanlarla doluydu caddeler.Kimi hızlı hızlı yürüyor yetişmek istediği yere bir an önce varmak istercesine...kiminin yanında eşi,sevgilisi şehrin güzelliklerini yaşamak istercesine ...Bir yalnızlık duygusu kapladı korkulardan sonra Merveyi,hüzünlendi.
İncinin bahsettiği pastahaneye gelmişti bile.Bir tereddüt yaşadı önce.``Ya Alparslan da burdaysa.``Hem onu kırmamışmıydı.Gerçi kırmak için söylememişti o sözü,ama amacını aşan bir söz olmuştu.Epeydir de görünmemişti Alparslan çevresinde.Kapıda tereddüt anında bunları düşündü,sonra``Aman nolacaksa olsun,nereye kadar kaçabilirim ki,`` dedi ve girdi içeri.
Bu gün pastahane oldukça kalabalıktı.Bir de duygusal melodi çalıyordu içerde atmosfer tam duygusal moddaydı.Boş yer yoktu adeta.Az sonra melodinin eşliğinde güzel bir şiirin dizeleri yankılandı içerde.İnci şiir okuyordu dostlarına o melodik sesiyle.Dinleyenler mest olmuştu adeta.İnci de okurken kendinden geçmiş,adeta yaşamıştı şiirdeki duyguları. Şiir bitmiş İnci yerine otururken Merveyle göz göz4e geldiler ,oturduğu yerden kalktı İnci ve,
-Bakın kim gelmiş,grubumuzun yeni üyesi Merve derken bütün gözler ona yönelmişti.Merve zorunlu olarak onlara yöneldi.Bu grup beş kişilik gruptu.Alparslan ve ekibiydi bunlar.İlk önce Alparslan kalktı oturduğu yerden,yer gösterdi Merveye...Her zamanki gibi çok saygılı ve nazikti.Ardından grubun diğer üyeleriyle tanıştırdı İnci Merveyi.
Tanışma faslından sonra oturdular bir nizam içinde yerlerine ve etkinliğe devam dediler.Alparslan oturduğu yerden kalkmış ve Nihal Atsız`dan bir şiir okumuştu,Mervenin o güne kadar duymadığı bir şiirdi.Çok da hoşuna gitmişti bu şiir.

O Gece
O gece ne kadar güzeldi mehtap
Gönülden fışkıran nağmeler gibi.
Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap
En tatlı ilk ve son buseler gibi.

O gece o müthiş deniz durgundu,
Ömründe susmayan rüzgar yorgundu,
En kara gönüller aya vurgundu
Leyla`yı içinde bulan er gibi.

O gece zevkini duydum hayatın,
Sırrını anladım mükevvenatın.
Gönlümde yıkılan bir kainatın
Sesini işittim giryeler gibi.

O gece hayatım sanki masaldı,
Şuurum o anın içinde kaldı,
Kalbime ışıktan bir füsun doldu
İnsanı çıldırtan handeler gibi.

O gece felekten bir gece çaldım,
Ömrümde son defa bahtiyar oldum;
Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
Ve, sustum, sükutu besteler gibi.

O gece ne kadar güzeldi mehtap,
Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap,
Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap,
Rüyada çalınmış buseler gibi.

O gece gönlüm de aya vuruldu;
İçimde küllenen ateş dirildi.
Dünyada ne varsa yere serildi,
"O" kaldı... Kalbimi seyreder gibi.

O gece sevgim coşkun ırmaktı,
Kalbimden taşarak o kalbe aktı;
...................

Gözlerime en keskin bakışla baktı:
"Ben de seni Atsız, ben de ...." der gibi...
Alkışlar arasında yerine oturan Alparslanın gözü Mervedeydi.Adeta onun övgüsünü bekliyor,onun söyleyeceği bir güzel sözü işitmek istiyordu.İnci kadınsal sezgisiyle,
-Nasıldı Merveciğim Alp dedenin şiiri,beğendin mi...diyerek adeta onun işini kolaylaştırmıştı.
-Şiir de güzel,ses de dedi Merve.
-Teşekkür ederim beni mahçup ettiniz dedi alp dede.
Sonra kahveler geldi yudumlanırken ,her zamanki densizliklerinden birini yaptı,Nilgün...Gayet sırnaşık bir edayla iki elini Alparslanın omzuna atarak...
-Alp dedem,şimdi falıma bakar benimmm...derken Alparslanı zor duruma düşürmüştü.
Kadınların kızların var olan fal merakı depreşmiş,hepsi birden``benimkine de ,benimkine de``diyip duruyordu.Sadece Merve kendini bu grupdan yabancı hissetse gerek onun sesi çıkmıyordu.Alparslan kızdı önce,dayanamadı sonrasında pes etti...``Tamam,tamam,bakacağım hepinizin falına,ama önce Merve hanımın falına müsade ederse bakacağım...``demişti de Merve tebessüm etmişti ona tatlı tatlı.
İçerde bu fal muhabbeti devam ederken dışarda hemen yanıbaşlarında onları izleyen birileri vardı.Pastahanenin karşısında bulunan parkın çalılarla kaplı giriş bölümünde gözleri pastahanenin girişinde,gireni çıkanı izleyen bu gözler girenden çıkandan çok Alparslan ve ekibinin her hareketini izliyordu.Bunlar organize şubenin elemanları Tahir ve Gül`dü...özellikle bir çift görünümü vermek için şubenin emriyle birlikteydiler.Oysa günlük hayatta kediyle köpek gibiydiler...Birbirlerine tahammülsüz iki polis...Emir demiri kesermiş diyordu durumları için Tahir.
Çiğdem de görev icabı yakınlardaydı. Çünkü ,işler karışmaya başlamış korumasını üstlendiği Merve tehlikeli sularda gezinmiye başlamıştı.Merveyi izlemekle görevli polis rahatsızlandığı için bu gün dışarda izleme görevide ona düşmüştü.
Mervenin ardından onu tajkip etmiş ve onun pastahanede olduğunu görünce biraz rahatlamış ama inciyle ve ekibiyle bir olduğunu farkedincede endişelenmişti.Parkın içinde gezinip dururken,polisleri Gül vE Tahiri görmüş iyice karıncalanmıştı.Biliyordu ki Organize suçların bu iki polisi buralardaysa önenli bir mevzu vardı.Çünkü onlar istihbarat elemanıydı aynı zamanda.
Hele Gül,görev için kaç kez mafya babalarıyla işi evliliğe kadar vardırmamış mıydı.Ülkenin nice kan emicilerini,terörüstlerini avucunun içine alıp yok olmalarını sağlamamış mıydı.Onun elinden kurtuluş yoktu...``Şimdi bu çocuklara yazık olacak ``dedi .``Bir avuç idealist genç,kendi dünyalarında kurdukları ütopyalarını yaşıyor devlete millete zararı yok...ne istiyoruz bu gençlerden.``derken kızmıştı hem.
 
 
( Katil 8 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 16.08.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu