Baalbek'ten alıp götürdüler seni
Bileklerine altın kelepçeler vurarak
Adın Leyla adın Zenubia
Yıkılsın sütunları bu koca şehrin
Kocaman ümitleri solan her küçük gelin
Senin ağıdını yakacak Zenubia.

Onların da bileklerine takılacak altın kelepçeler
Çocukluğuna doyamamış taze çiçekler
Sevmeyi öğrenmeden daha

Ah Zenubia,
Senin suçun neydi
Güzel olmaktan başka
Neden başın böyle eğildi
Hapsolup hasretin kör kuyusuna
Aşka küsmek çare değildi

Ah Zenubia
Mızrağım seni korumaya yetmedi
O kelepçeler keserken bileklerini
Benim kalbim kanıyordu sanki
Oysa senin kalkanındım ben öyle deli
Roma çökse üstüme vız gelirdi
Gel demedin Zenubia istemedin beni
Çağırsan gel desen, durur muydum bir an
Kaderine razı olup susarken sen
Bekledim bir tek işaret senden

Ah Zenubia
Töreye teslim oldu ellerin
Oysa ben senin için savaşabilirdim
Bekledim gel demeni hatta gel desen
Ölümle bile vuruşabilirdim.

Ah Zenubia
Şimdi altın kelepçelerin kolunda
Sevmekten ırak bir ülkenin kraliçesi mi oldun
Mutsuzluğun renginde kına avucunda
Son defa bir emir ver muhafızına
Çağır ki, onu son bir kez yanına
Yakut gibi bak ne olursun
Ve sonra
Hançerin aşkının vedası olsun


( Ah Zenubia başlıklı yazı tanju--demir tarafından 16.08.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu