Bir zamanların ürkek yüreği cesaretini toplayıp sağına soluna bakmadan çıkar yola.....

Umutlarının elinden tutup karanlığa inat sürüklenir boşluğa.... Ve bir bilinmezin tokatını yediği an’a kadar yaşadığı güzellikler birikir avuçlarında..

Adı olmayan , siyahın üstünde mavi bir işleme gibi düşünün....Baktığı göze , dokunduğu tene , hissettiği gerçeğe inanıp arkasına bile bakmadan açtı kollarını özlemlerine.
Hangi yolun sonu doğruya çıkar ki? yada hangi duygunun devamı ilk gün gibi olur ki? Hep negatif baktığı hayatın artık sağ elinden tutup bir adım atmak istiyordu.Eline değen ve rüyalar diyarına götüren bir yüreğin omuzlarındaydı ürkek yürek.


Geçmişten sıyrılıp yaşadıklarının büyüsüne kapılmıştı. İnanmak istediklerini alıp sırtına an’ı yaşıyordu...

Şahidim......

Hiç kazamanadığı hayatın o el değmemiş hayallerindeki gezintisinde umut vardı.Göğü ayrı bir mavi, yeşili başka bir yeşildi...Kınalı ellerinde sakladığı kalbini açıyordu, hiç bilmediği bir dünyanın zamanına....Şans birikmişti belki yılların ardında ve yüzü gülecek bir gelecek sunabilirdi sonunda.Yaşamadan anlayamazdı..... O halde hadi yaşamaya dedi ve bıraktı kendini olmak istediği yere.....

Duyduğu sesin biriktirdiği nefes geziniyordu gecelerinde, sihirli bir dokunuş titretiyordu sol yanını...Siyah rimelini sürmüş bir çift göz ,derinlerine inmek imkansız çünkü kara bir örtü engel koyuyordu. Yanağına ilişmiş küçük bir gamze ve kirpiklerinde takılı kalmış bir yıldız...Gerisi de hikayeydi zaten....Yetmişti gördükleri ilk adım için....

Süslü sözler ardı ardına diziliyordu matemden çıkmış yüreğinde, kanatları takılmış bir gerçek ile bulutların üzerinde yerini almıştı.Aşk düşmüştü gönlüne ve beklediği birşey yoktu yarına dair.Sadece şimdiki zamanlarda kalmak istiyordu...Geçmişten kaçmış gelecekten habersiz nefes almak yetiyordu ona.

Beklentileri zamana yayıldığında, bazı şeylerin eksikliği soğuk yüzünü gösteriyordu.Hafiften bir rüzgarın alımlı yanı düşüyordu içine.Hangi uzağın kokusu siniyordu yada hangi gurbetçi kuşun matemi esir alıyordu bunları.Belki de parmakla sayılacak kadar kısa sürmüştü bu düş....Sessizliğin koyu rengi gecelere düşmeye başlamıştı.Ürkek yürek içinde büyüyen aşka inat imkansızlığın canına okur gibiydi. Aklına gelen her söze zincir vuruyor, kor gibi yakan umutsuzluğun önüne geçiyordu.İnanmıyordu bu kadar çabuk solacak bir çiçeğin yaprağı olduğuna.


Hayat kısa süren bir serüvenin noktasını koyuyordu sanırım. Yüzünde sahte bir tebessümle ve eline aldığı bir geçmiş daha ...Ayakları yerden kesilen o değilmiş gibi ...

Uzat dedi ürkek yürek.....o dokunmaya kıyamadığı saçlara bir el değdirip, masum bir kuse konduruyor geçmişinde kalan sevdiğine...ve üzülme diyor..Biliyordum senin de gideceğini hemde gelmeden. Ve son kez kulağına eğilerek şu sözleri fısıldar....

Teşekkür ederim der ve devam eder.....

* Ölmeye yüz tutmuş duygularımın suyu oldun, yüzümde binbir çeşit açan gül oldun, zamanla yarışımda ilk adımın son noktam oldun.Artık bir keşkemi daha sayende bulutların kanadına astım.Gerçekten teşekkür ederim....

Umutlarını ve hayallerini tekrardan bir göçebenin omuzlarına yük yaptı.Belki ...belki birgün tekrardan o karanlığın sonuna biriken kızıllığın sihirinde bulurum seni der ve ardına bakmadan, onu bulduğu yere bırakıp yapabildiğince hızlı bir şekilde kaçar... Kirpiklerinde çoğalan yaşa aldırmadan, üzerine düşen sözlerin ağırlığına bakmadan salar kendini doğan güneşin yönüne doğru....

Onu bir gecenin sonunda, sabahı karşılayan günde bulduğunu hatırladı.

Hissettirdiğin kadarım.....son sözüydü......



( Şahidim başlıklı yazı derya-damla- tarafından 9/13/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.