“Bu kez gelmeyin” demiştim, gelmiştiler.
“Geç kaldın” dedi, içlerinden birisi. Sustum. Sonra hayallerimin ellerinden tutup, alıp gittiler. Veda bile edemedim, ağlayıp, sızlayamadım. Tıpkı diğerleri gibi çaresiz vermek zorunda kaldım.
Hani bilirsiniz bir tabir vardır:”Hayallerim suya düştü diye”. Hayalleri suya düşmeyen insan yoktur değil mi? Kimi ağır badireler atlatır bu düşüşten sonra kimi sadece üzülür. Ama benim hayallerim hiç suya düşmedi. Evet, düşmedi, düşüremedim. Kendi kurduğum hayallerimi kendi ellerimle suya düşürme fırsatı vermediler hiç. Kimin üzerine kurulu ise ya da kim kendine ait bir şeyler gördüyse zamanı gelince hak talep etti. Haksızlılık etmemeliydim, o,onlar ya da herkes olmadan hayallerim de olmazdı. Sonuna kadar eşlik edemeyeceklerinden midir bilinmez ama elimden almaya çalıştılar. Ve hep aynı saatte, aynı yerde beklediler. Payına düşeni alan bazen payın hepsine sahip olan hakkını alıp gitti. Ve bu gidenler bir daha hiç dönmedi.
Gece, gündüz demeden biriktirdiğim hayallerim… Gerçekleşmeye ramak kala sürüklenerek götürüldüler. Belki suya düşürüldüler, belki de kullanıldılar. Hayal hayal olur mu sizce? Mantıksız gibi görünse de hayallerim hayal oldu yine.
Hücrelerime kadar can çekişiyorum. Yarınlar soğuk, karanlık, tatsız, tuzsuz görünüyor. En zor olanı yarı yolda kalmak olsa gerek. Yolun ortasında öylece kalmak. Hayallerim olmadığı için yolun sonuna doğru yürüyemiyorum, orda kalırsam düştüğüm yerden kalkamam, mecbur geri dönüyorum.