Meftun olalı billûr bakışlı bir periye kalemimiz, ona dair  oldu dem dem kelamımız. Elimizden  geldiğince,dilimizin döndüğünce buğulu güzele gönlümüzden düşen birkaç mısraı birkaç satırı kalem ve kâğıtla paylaştık. Yazdıklarımız daha ziyade şiir ağırlıklı oldu. Bu konuda “ifrat ve tefritten sakınınız.”öğüdünü  göz ardı etmek gibi bir hamlık  yapmak istemsek de biraz ölçüyü kaçırdık sanırım.
 
Zaman zaman içimizden geçenleri  ifade etmeye, hislerimizin ıtrını yansıtmaya kelime bulmakta zorlandık. Ama, nihayetinde bir çıkış yolu bulmak hep nasip oldu, yazmaya devam ettik.  Bu güne kadar çaya şiir yazma hususunda çok değişik eleştiriler de aldık. Takdir ve teşvik mahiyetinde olanların yanında, kendimizi tekrarladığımızı ima eden eleştiriler de vardı. Hatta daha da ileri giderek, bizim yüzümüzden çaydan tiksindiğini söyleyenler bile  çıktı. Gülümsedik…
 

Ne takdir edenlerin inceliğinden keyif alıp şımardık. Ne de olumsuz eleştiri yapanların suçlamasından  dolayı çaya şiir yazmayı bıraktık. Çünkü, bizim çaya şiir yazmamızın nedeni, her iki cephe de değil,bizzat çayın kendisi…

 

Neden çaya şiir yazdığımızı biraz açacak olursak. Çay içmek yaşantımızdaki  harcıalem işlerden biri sayılsa da sayılmasa da çay bizim hep aşinamız, vazgeçilmezimiz. Bir yerde ekmek yemek ve su içmekle eşdeğer. Hangimiz, işten eve geç geldiğinde evde yemek yoksa, hemen bir çay demleyip zeytin peynir vs. ile açlığımızı yatıştırma yolunu seçmeyiz? Yahut,  kaçımız hayatın hay huyu içerisinde sabah kahvaltısı yapamadan işe gitmişsek işyerinde simit,poğaça ve çaya fit olmayız? Hem çay sudan sonra en mütevazı en aziz içecek sayılsa abartı mı olur…

 

Kaldı ki uzun kış gecelerinde sıcak yaz günlerinde bizi tamamlayan, içiminden ayrı bir haz aldığımız içecek değil midir çay? Ne olacak altı üstü bir bardak çay  desek bile onu inkar edemeyiz.

 

Hayatımızda, gözden kaçırdığımız anların şeffaf ayrıntısıdır çay. Eşimizle dostumuzla yudumladığımız bir sıcaklık. Sohbetlerimizin katığı, sofralarımızın billûr bakışlısı. Demiyle rengiyle farklı bir güzellik.
 

Onu, semaver  ve porselen demlikle de hazırlayabilirsiniz; isli bir çaydanlık ve bakır  bir demlikle de. Ama mutlaka cam bardak ta  içmelisiniz. Zaten biz de şiirlerde makinede hazırlanıp plastik bardakta içilen çaydan dem vurmadık hiç. Bahis mevzuumuz, çay gibi demlenmiş çay. Hele bir de odun ateşinde demlenmişse çay , içimine doyum olmaz.

 

Ve kim ne derse desin biz çaya şiir yazarız arkadaş. Çay, bazen bir nazeninin ince ellerinde incelir, bazen gümüş tepsilerde gelir. Ama her zaman buğusu üstünde her zaman tazedir…

Ankara,26.10.2010 İ.K

 

 

( Çaya Şiir Yazmak-2 başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 27.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu