İnsan olmak her zaman kaybetmek olmasa gerek..Bu yazıya koyabileceğim işte o an fotoğrafı yok , en büyük kare insanın kendisi olsa gerek..

Kaybederken asıl kaybedişi kendinde görmek en büyük derstir belki de sesi kısık uzak kentin yabancısına.

Bir ders aldım arkadaşlar bir ders aldım.Çokta yabancısı olmadığım bir kargaşa , bir ölüm patırtısında insan seslerinin korkuyu yüzüme nasıl üflediğini , ölü bir bedenin parçalanmış halini görmemeyi umud etmeyi..Asıl konu bu değil. Kaybettiğim koca bir savaş.

Saat 15:06 ; vana dairesi denen ve denizden çekilen suyun basınç oranını dengeleyip radyatör görevinden ayrı kılan bir sistemin borularını ark kaynağı ile kaynatıyordum. İçeride içimden çıkaramadığım bir sıkıntı vardı , yarım saat çalışmadan oturdum ve yanımda duran arkadaşımla konuştum.İşe başlamak istedim ve 3 elektrodu erittikten sonra birşeyler gördüm olduğumuz  2.50 m yüksekliğindeki üstü açık vana dairesinin üstünde oturan ve ayaklarını aşağıya sarkan ahmet adlı çocuğun yüzünde.

Bir telaş

Bir irkiliş

Yavaş yavaş toparlanma ve;" Eyvah! vinç! Düşüyor.!" diye bağırması..

Ardından can pahasına kaçışı

Çok farklı bir ses sanki toprağı parçalıyor , kapı gıcırtısı gibi fakat çok yoğun ve bir çeliğin yırtıldığını çok iyi anlatıyor..

Bir anda yukarı çıktım ve çıktığım gibi etrafa baktım.

O ne.!

Benden 20 metre ilerde duran 110 tonluk koca vinç yere devrilmiş.Kolu 30 metre yukarıda ve yükü 20 ton iken..Olay yerine doğru koşmaya başladım , vardım ve hemen vinç operatörünün kabinine koştum , ayakkabıları orada fakat kendisi orada değil..

Muhtemelen vincin düz olan çelikten bölümünün altında kalmıştır diyerek kafamı tam vincin altına indirecekken birşeyler kurcalıyordu aklımı ;

"ben ne yapıyorum.! Eğerki onun o paramparça ve kana bulanmış ölü bedenini görürsem ben zarar görürüm! Sanane ilyas başkaları baksın , onlar kurtarsın! sen dayanamazsın " diyerek bir anlık tereddüte kapıldım...Ne kadarda bencilmişim..

Operatör vinç devrilirken vinci terketmiş ve hemen ilerden geri dönüyor , sapasağlam , içine girdiği şokla bembeyaz ama ya ben?

O anda kimseyi düşünmüyor ve sadece kendim için yaşıyordum.Kafamı eğip bakmadım bile.Bencilliğimden birbaşkasının hayatını kurtarmak umrumda bile değildi.Ne gelecek , nede geçmiş umrumdaydı.Tek umrumda olan yaşamaktı..Birkaç nefes daha fazla almak-alabilmek.

Derken aklıma bir parça geldi dostoyevskinin suç ve ceza romanından. Şuydu

Raskolnikov;

"Nerede okumuştum? Ölüme mahkûm edilmiş biri söylüyor ya da düşünüyordu.Sonsuz bir karanlığın ,sonsuz bir denizin ortasında ,ayakta durabilecek bir kaya parçasının üstünde ,sonsuza kadar durmaya razıydı , bile bile ölmektense.Yaşamak,sadece yaşamak!Hayatı,ne olursa olsun yaşamak...Tanrım,ne kadar doğruydu! insan,obur bir yaratıkmış!..."

 

Ben o yaşamaya obur yaratıktan başka birşey olamadım. Ya o adam vincin altında kalmış , yaşıyor ve kurtarılmayı bekliyor olsaydı.? Ya ben müdahale etmedim diye O adam ölseydi.? Yazı yaşama bağlıyor ama sadece bencilce değil mi..

Yaşamak ve yaşatmak uğruna o tenha ve kan kokan yere kafamı eğememiştim..Ne olduğunu ve ne olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.

Umarım bir sonraki savaşımı kazanırım..Umarım kendimde bulduğum yaşam sevincini başkalarının yerine kendimi koyarakta düşünebilirim.Onlarda yaşamak istiyor , koşmak , derince nefes alabilmek , çığlık atmak , küçük bir kızın yüzüne bakmak..

 

Başkaları olamadan kedimiz olmanın bir anlamı yoktur ya en büyük ders buymuş..

( Bugün Hayattan Aldığım En Büyük Ders..14.11.10 başlıklı yazı İlyas ÖNER tarafından 14.11.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu