Tuna’nın kalbinde,
Kar beyazı düşlerini
Kana doymuş mevsimlerin taçlandırdığı
Dallara astığında,
bir halkın kaderini çizdin
Tarihin kapkara sayfaların da.

Söyle…!

Kaç yüz barındırdın gövdende?
Göğsünde saklanan simalar dillenir mi?

Söyle…!

Çevirsem tarihin sayfalarını
Güneşin masum parıltılarında
Kavrulan bedenler,
Mısır tarlalarından bakar erişemediklerine.

Kulaklarını tıkayan,
kemikleşmiş dimağlı kör dünyanın
aldırmazlığına eşlik eden
Kan kokulu çığlıklardı,
Gece karanlığından gün yüzüne
Paslı kilitleri ızdrapla esneten…
Her ızdraplı esneyişte
tarihin yapraklarından biriydi
usulca kopan.
Her kopuşta Belene’nin kalbinde
Bir yüz sararıp soldu.

Yenilenen nesle yadigar umutlarla….

Gün döner…

Mevsimler söner…

Yaşanmamışlıkların yokluğundan sıyrılan
Kar taneleri arasından
Her yürekte umut ışıldar.

Esaretin bedelidir,
Özgürlüğe fiyat biçtiren yokluk.
İki dudak arasında salınan yalan harfler,
Dünyanın kör gözlerinde koca ırkları yok eder.

Söyle;

“Belene değer miydi?”

O’nca sureti gerivermemecesine saklayıp
Heder eden sırlarda sus olmaya…

Susulur muydu?

Söyle Belene…
( Bela Elena ! başlıklı yazı dilek-karaag tarafından 21.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.