Ne zaman Aydan`ı düşünse içinde tarif edilmez bir duygusallık hasıl oluyordu da bereket kendi duygularını bastırmakta hayli mahirdi Cengiz...


Henüz Uzun
çarşıda ne yapacağını düşünürken,nereye yönleneceğine karar verememişken arkadan dokunan bir el bu
duygusallıktan kurtulmasını sağlamıştı,geri döndüğünde karşısında az önce görüşmek ve tanımak için planlar yaptığı Aydan vardı...Bir anda karşısında onu görünce dili tutulmuş konuşamamıştı da tebessüm edebilmişti sadece.Aydan çok samimi ve içten davranıyordu.
-Merhaba Cengiz bey,dedi tekrar.Cengiz anca kendine gelebilmişti.
-Merhaba Aydan hanım,özür dilerim beklemiyordum...şaşırdım sizi karşımda görünce.
-Ablamla çarşıya çıkmıştık.Onlar yoruldu eve gitti.Ben de biraz hava alayım diye çıkmıştım,ne tesadüf ki size rastladım.Aslında sizi görmek istiyordum çoktan beri.
Çok açık sözlü idi aydan,doğaldı hem...İçinden geldiği gibi, sözünü sakınmadan söyleyebiliyordu.Öyle de güzel gözleri vardı ki bir ceylanın bakışları gibi...Cengiz ,AYDAN KONUŞURKEN ONU İZLİYOR ,HAREKETİNİ TAVIRLARINI TARTIYORDU.

Çok erkeksi bir yanı vardı bu kızın,her ne kadar güzelliği
göz kamaştırıyorsa da...hal vehareketleri
onu dişilikten uzaklaştırıyordu belki de.Cengiz Aydan`ın son söylediklerini duymamıştı,çünkü başka âlemlere seyahat ediyordu o anda.Aydan`ın,
-...Anladınız değil mi...pekiştirmesiyle kendine gelmiş.
-Afedersiniz anlamadım,kusura bakmayın başka şey düşünüyordum.
-Önemli değil,isterseniz bir kafede oturalım ,konuşalım...sohbet edelim ne dersiniz,demişti Aydan.
-Olur,neden olmasın dedi Cengiz.
Hemen bir üst sokakta hükümet caddesinde bildiği bir kafe vardı Cengiz`in zaman zaman dostlarıyla
kafa dinlemek için takıldığı...Gerçi son zamanlarda oranın da havası bozulmuştu...``çorçocuk takılıyor.``diye yakınıyordu.

Birlikte görünmek belki de sıkıntı yaratacaktı Cengize.Elin ağzı torba değilki dedi kendi kendine...Aydan mırıldandığını duymuş,
-Efendim,demişti...
-Yok ,sana demedim...kendi kendime konuşurum ben bazan böyle...
-Hııı,dedi Aydan...Ben de ,ben de konuşurum bazan...Gülüşerek içeri giriyorlardı kafeden.içerisi dopdoluydu yine günün bu erken saatinde.İşin ilginç yanı yine lise öğrencileri doldurmuştu ve ilişkileri de kaba ve vıcık vıcıktı...Çoğu belki de dersi asmış,kaçmıştı...Aydan Cengizin onlara bakışını görünce kızgınlığını anlamış gibi...
-Gençlik
işte bu,takmayın kafanıza...Düzelirler olgunlaşınca...
-Olgunlaşıncaya...ohoo .dedi cengiz.Garson yaklaşmıştı o ara,
-Emriniz efendim.
-Şu zibidileri uzaklaştırsanız...dedi Cengiz .Garson gülmüştü,uzaklaşırken.Ancak Cengizin sözünü duyan gençlerden biri yaklaşarak,
-İhtiyar bizden rahatsız mı oldunuz...derken ağzındaki cikleti Cengiz`in yüzüne patlatıyordu adeta.Cengiz fesupanallah çekti,babasını
hatırladı o ara...Babası rahmetli derdi ki;`Oğlum şer üstüne geliyorsa üç kez,şerrine lanet diyeceksin...olmadı ilk tokadı sen atacaksın...``
Ancak buna mahal vermemişti kafenin patronu ve çalışanları...Gençler uzaklaştırıp,Cengizi sakinleştirirken...Aydan da olanları seyrederken diğer yandan Cengiz`i yatıştırmaya çalışıyordu...
 
Kavganın eşiğinden dönmüştü Cengiz,bu kendini bilmez gruhla...Oysa ne halisane amaçlarla çıkmıştı yola.İlk adımında başarılı da olmuştu.En azından Aydan`ı tanımak adına...

Henüz yeni yeni konuşmaya başlamışlardı,Aydan kendisini anlatacaktı,başlamıştı da ``Ben``diyerek o densiz çocuk olmasa...

Burnundan soluyordu Cengiz,belli etmemeye çalışsa da...Kafenin patronu izin alarak oturdu yanına önce,o yatıştırmaya çalıştı özür dileyerek.Sonra Aydan...
-İsterseniz kalkalım Cengiz bey,burası sizin sinirlerinizi altüst etti.
-Yok ,yok...dedi cengiz.Ben iyiyim,merak edecek bir şey yok.Konuyu değiştirmek istercesine,
-Nerde kalmıştık,sahi siz kendinizi anlatıyordunuz ,Aydan Hanım.
Aydan önce biraz duraksadı,hatırlamaya çalıştı...
-Evet hatırladım...Liseden sonra tanıştığım biri vardı.Gayet olgun,dürüst ve ciddi bir beyefendi.Burda gözleri buğulanmış ,susmuştu.
-Anlattıklarınız yüreğinizi acıtıyorsa,acıtacaksa anlatmayın,dedi Cengiz.
-Yoo,ondan değil,duygulandım biraz.
Bir süre sessizlik oldu masada...Sanki içinde fırtınalar kopuyor,etini kör bıçakla kesiyorlardı da Aydan`ın,belli etmemeye çalışıyordu uzaklara dalıp giderken...

Kahveleri yudumladı ikisi de aynı anda,göz göze geldiler gayri ihtiyari.Gülümsediler birbirlerine...Aydan kendini toparlamıştı geçen bu sürede anlatmaya devam etti.

Birlikteliğimiz artık evlenme aşamasına gelmişti.Ancak onun askerliği girdi araya.Zor da olsa buna da katlanacaktık.Askerlik dönüşü evlenecektik.Acemi birliği Manisa Kırkağaçtaydı ve sorunsuz geçiyordu.Bir kaç kez ziyaretine de gitmiştim .Kendinin tabiriyle çakı gibi asker olmuştu.Dağıtım yapılıp Göneydoğuya giderken uğradı da bir hayli soğuktu,anlayamadım önceleri...malum o bölge ateş hattı,gidip dönmemekte var diye düşünmüş,onun için geride gözü yaşlı bir sevgili bırakmamak düşünceyle böyle davranmış ...sonradan öğreniyorum.

Görev yaptığı yer Bestel,Dereler BÖLGESİ TERÖRÜN EN YOĞUN YAŞANDIĞI YERLER.Yüreğimiz ağzımızda,hergün gelen şehit haberleri, aileleri ile birlikte bizi de iki kere yakıyor...
( Yaşıyoruz... 14 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 28.11.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu