YORULDUM!
Ne Musa asasını götürmüş,
Ne İsa çarmıhını sökebilmiş;
Bizi bizden önce belirleyen öyle bir kudret ki
Her şeyi düzenlemiş.
Hasta olan insanlık
Ruhunu, karanlık bir mazide kirletmiş,
Kan göllerinde boğmuş merhameti,
Kanlı gömlekler giymiş;
Genç bedenlerin siperinde
Her sokak çıkmaza gitmiş,
Vurmuşlar bebeleri yıkmışlar mabetleri,
İşte o zaman şaşmış dünya,
Yeşili kurumuş, matem çiçekleri açmış
Kıraç topraklarda;
Din adına dinsiz, millet adına milliyetsiz
Ölüm orduları yürümüş insanlığın üzerine,
Çocuk rüyaları kâbusa dönmüş.
Kader mi, keder mi bilinmez,
Bir meçhulün tutuklusu günahsızlar olmuş;
Yılan dolanmış yalan dillere,
Derisi parlak, ederi çok,
Pek çok alıcısı çıkmış, yeri başköşe;
Kanunlar, kanunsuzlar,
Soylular, soysuzlar, soysunlar?
Bir deri, bir kemik insanlık, kan kokmuş elleri,
Ölüm, masum bedenlerine saklanmış,
İtiraz ediyor, ‘bende masumum!’
‘Açlık, tokluk, tükeniyor nefesim,’
‘Ey Yaratılmışların Yaratanı’
‘YORULDUM, YORULDUM!’
Ş.AYDOĞAN ( GÜLCENAZ )