Bir lahzadır esin, aşkı şehreder, gönül sezer
İnsan kul olmak için vefanın manasında aşka nefsini kurban eden candır
Hayat için dile gelen neler varsa, nasibin rüknünde harmandır ve iradey-i hasattır
Neye teslim olacağını bilmek ve onun zikrinde göçmek sevdanın vuslata tabii sanatıdır
Dinle neyi, kalbin sukut-u halinden söz eder
Ruhun derinliklerinden naifçe nüksederek, aşkın ince sızısını idrakine şehreder
Akıl hükmeder, irade nefsinin sulhunde manasını aşikar eyler
Tahtir hakkı kulluğun rüknünde ihsan için tarif edilen en zarif olan bir ecri bedel
Hay, hu derken elbette ki fikretmek sana düşer
Aşk; billahi kurtuşulun için azim ister, sadakat diler, sabrın çilesinden ne bekler
Ana olmadan, şefkati ve fedakarlığı hakkıyla ruhundan hissedemezsin
Hilkat ve rahmetin manasına kanaate vakıf olmadıkça aşkın sadrına erişemezsin
“Oku” diyen ve emreden kalbinden ne bekler
Manasına vakıf olamadığın bin bir hüzün gönül iklimine sancıları zerkeder
Acı çekmek, derdi tarif etmek için hukukun gerekçesi inayetin lehçesi ihsanını bekler
Derviş olmak nafile bir iştir, aşka ram olmak iradeden vazgeçmenin ceht-i azimini ister
Mazi reddi miras değildir, seninle ilintilidir
Keyfiyet içinde nefeslenmek akleden ve tefekkür eden için ne kadar lüks bir tercihtir
Neler harap ediliyor, insanlık manasından uzaklaşıyor, neme lazımcılık haline yakınlaşıyor
Aşk inşirah-ı vecdir, iktisadi hesaptır, aklın ve vicdanın için bekleyen vuslattır
Mustafa CİLASUN