Şairim diye çıkmış, bana sahtekâr demiş,
Sen ancak bir yavşaksın, bunu böyle bilesin,
Utanmaz, kardeşime çakma, hilekâr demiş,
Sen ancak bir uşaksın bunu böyle bilesin.
Onun bunun ardına sığınır da ukala,
Sürünür ona, buna olur başıma bela,
Bir gün ardından senin vereceğim de sala,
Kaçarsın, sen korkaksın bunu böyle bilesin.
Benim kardeşim Havva nam oldu tüm âleme,
Düşürmez ukalalar bizi asla eleme,
Düşer isen yanarsın elimdeki kaleme,
Sen ancak bir manyaksın, bunu böyle bilesin.
Ben kaçıncı kasımı geçirdim, bilir misin?
Cesaretin var mıdır, çağrıma gelir misin?
Yoksa edebin ile evinde kalır mısın?
Kafası boş, savsaksın, bunu böyle bilesin.
Edebimden utandım, yazmadım daha fazla,
Ye, iç ekmeğini, otur evinde hazla,
Ben uğraşmadım hiç oynaşla, ne de cazla,
Kel başlarda taraksın bunu böyle, bilesin.
Özür dilemez isen çıkıp yiğitler gibi,
Dolaşırsın sokakta başıboş itler gibi,
Sen nesin bilir misin, pireler, bitler gibi,
Tülenmemiş yavşaksın, bunu böyle bilesin.
Canını Allah vermiş, adını öz koymuşlar,
Kalmamış hiç onuru, sanki dansöz koymuşlar,
Bir de adam sanmışlar, üstüne söz koymuşlar,
Kanserli bir dalaksın, bunu böyle bilesin.
Soylu demiş atan da, sana bu yakışmamış,
İDRİSOĞLU sen gibi kokmamış, kokuşmamış,
Sen gibi hiçbir göze bakmamış, bakışmamış,
Sen ancak asalaksın, bunu böyle bilesin.
18.Aralık.2010 18.40