Anlamsız bir hüznün hapishanesindeyiz,

Ellerimiz kelepçeli zihinlerimizle,

Ruhlarımız gönlümüzün hücrelerinde güneşe hasret,

Yüreklerimiz müebbet acıya hüküm giymiş.

Sanki birden bire kaybetmişiz özgürlüğümüzü,

Sanki birden bire çökmüş hüzün üzerimize

Ve sanki hiç gitmeyecekmiş gibi.

 

Oysa bağrı açık beyaz gömleğiyle,

Güneşli bir sokakta adımlayan delikanlıydık,

Gürül gürül hayat çeşmesinde ıslıyorduk saçlarımızı.

Ya da pencere kenarında nazlı menekşelerini sulayan bizler,

Her bir çiçekten daha güzel ve daha alımlıydık,

Güneş bizden alırdı ilhamını,

Ay bizim için doğardı.

 

Nasıl oldu anlamadık,

Birden bire sarardı yapraklar,

Birden bire kirli griye döndü masmavi gökyüzü,

Ve birden bire kuruyuverdi hayat çeşmesi.

Dudaklarımız çatladı,

Hayallerimiz kırıldı,

Umutlarımız tükendi,

Bakmaya kıyamadıkları yüzümüze çizgiler bıraktı zaman,

Saçlarımıza aklar.

Sonra bitmek tükenmek bilmeyen hüzün.

 

Şimdi her adımda bir acı,

Bir pişmanlık, bir iç çekiş.

Oysa böyle mi başlamıştık hayata?

Böyle mi çıkmıştık yola?

Nerede o temiz yüzlü çocuklar?

 

 

 

( Hüznümüz başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 28.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.