Paltosu her zamanki gibi yerlerde sürünüyor o ise hiçbir şey olmamış gibi ilerliyordu.Yolun ortasından yürüyor, meydan okuyor gibiydi bunca
seneye. Gören ona hemen acır perişan olmuş adam diye bir iç geçirirdi.
Pantolonu yağ pas içinde günlerce sokakta aç susuz kalmış bir insanın yüz
ifadesi ile ilerliyordu. Sabah erken saatlerinde şehrin en büyük
camilerinden birinin önünden geçti.Sokakta simit satan adamın
yanına geldi.
-Necati abi nasılsın ?
-Bugün iyi gördüm seni.
Necati keskin bir bakış ile .
-Uzun zamandır gözükmüyordun Hamza ne iş.Hiç iyi görmedim seni.
-Ne olsun abi ölmedik sürünüyoruz.
_Öyle söyleme bak bana sabahın beşinden beri dışarıdayım .Soğuk
hava da 4-5 simit satabilir miyim onun hesabını yapıyorum.
- Ya ben; amaçsız geziyorum bak şu halime kimse bana simit bile sat demez.Şükretmeyi bilmelisin .Yine de işin var seni bekleyen çocukların ,
eşin var.Şimdi üşürsün evine gidersin eşin yemek yapmıştır.
Necati uzun uzun düşündü.Yüzü asıldı ama içinde bir tebessüm oluştu.
Haline şükretti bir anda olsa.Hamza akşama kadar böyle gezecek ya sonra…
Yüzüne baktı Hamza’nın.Dudakları çatlamış,gözlerinin feri sönmüştü.
Zavallı ayakta zor duruyordu.
Hamza’nın kim olduğunu, nerede yaşadığını bilmezdi.Arada bazen karşılaşırlardı.Tanışmaları 5 yıl öncesine dayanıyordu ama onun
hakkında bildiği hiçbir şey yoktu.Her zaman ki gibi acıdı yüreği …
Hamza simit vereyim mi?
- Abi yok sağol aç değilim.
- Olur mu canım senden para istemiyorum al şu simidi.
Hamza sıkılarak soğuktan buz gibi olmuş elini uzattı. Ellerinin içinde
sıcak bir simit vardı.Simidi tutuşu öylesine ezikti ki,uzun süredir hiç yemek
yememiş bir insanın ifadesi anca böyle portre edilirdi.
Necati bir an; ressam olsaydım bu duruşu çizerdim, insanların yaptığım
resim karşısında alkışlamamaları mümkün değil diye düşündü.Sonra
düşündüklerine pişman oldu.Zavallı bir insanın ürkekliği, acizliği hiçbir
insana ilham olamazdı, olmamalıydı…
Utandı, kızardı.Hava soğuk olmasına rağmen kulaklarının ısısını
hissetti içinde.Tüm bunlar adeta içine işlemişti.Cebinden çıkardığı 20 lirayı
Hamza ya uzattı.
Bu para Necati’nin akşama kadar çalışarak kazanacağı para idi.Nedense
Hamza’ya yardım etmek istemişti.Bu para ile karnını doyuracak belki de
uzun süredir hasret kaldığı sıcak bir ortamda uyuyacaktı.
Hamza geri çekildi. Yılandan ürken bir at gibiydi.
-Ben bu parayı alamam.Simit göz hakkı diyelim de para olmaz.Abi sen bu
soğukta kaç lira kazanıyorsun ki bana bu parayı uzatıyorsun.Hamza bir an irkildi.Senin benden daha çok ihtiyacın var al parayı.
Hamza utanarak elini uzattı , parayı almadan çekti elini.Boynunu büktü
elindeki simidini sıkarak uzaklaşmaya başladı.
Necati uzun uzun seyretti Hamza’nın gidişini.Bir süre sonra gözden kayboldu.
-Simitçi ,simitçi sıcak simitlerim var …
Güneş yeni yeni doğmaya başlamış , gün ağarmıştı.Necati simitlerin büyük
kısmını satmıştı.
Sahile doğru ilerlemeye başladı.Denizin seyrine doyum olmayan mavisi
onu büyülemişti ve biraz dinlenmek için sahilde bir banka oturdu.Biraz
sonra kendisine doğru yaklaşan güzel giyimli adamı gördü.Hızlı adımlarla
kendisine doğru ilerliyordu.Yanına yaklaştı günaydın kardeşim diye seslendi.
Necati:
- Buyurun efendim bir şey mi istediniz?
-Simit alacaktım.
Buyurun efendim! Kaç tane istiyorsunuz .
Adam tebessüm gösteren bir bakışla 1 cevabını verdi.
-Tabii..
Cebinden 50 tl çıkartıp Necati ye uzattı.
-üstü kalsın.
Necati
-olur mu beyefendi ?
Bal gibi olur sen sabahtan beri 5-6 kuruş kazanmak için burada
değimlisin .Al bu parayı .Soğuktan gözlerinin feri sönmüş,ellerin çatlamış.
Git evine biraz dinlenirsin.
Bir an parayı almak istedi .İçerledi,Üzüldü adamın gözlerine baktı.Koy
parayı cebine .Simit benden olsun cevabını verip hızla uzaklaştı.Gözleri
dolmuştu, ağlamaklı ses tonuyla simitçi,sıcak simitlerim var diyerek
oradan uzaklaştı.
Köşeyi döndü evine doğru hızlı adımlarla ilerliyordu. Bir an Hamza ile
burun buruna geldi.
Hamza:
-Bende seni arıyordum Necati abi.Biraz önce bana simit vermiştiniz ya .
Onun parasını verecektim.Necati uzun uzun Hamza’nın gözlerine baktı .
Bende seni arıyordum.Simidin parasını unuttun her halde.