Gecenin mehtabımıydı yüzüne vuran
Yoksa ben mi yanlış gördüm yüzünü
Ne Sübhan
Ne Allahu Ekber
Ne de Tanrı dağının kekik kokusu
Havada kokun var
Gözlerimde sen
Bir hançer vurursun değilim dersen
Ey bu yaylaların gökçe çiçeği
Dilimde duasın
Gözümde hasret
Deme artık bana,”Nolursun sabret”
Ayça korda
Yanıyormuş yüreği
Özlem ekmiş yollarıma “gel”diye
Bense zorda
Hıra gibi yığdım hasretlerimi
Selam salmış görmüyon mu kör diye
Oyyy başım başım da çileli başım
Sen gittin gideli dinmez göz yaşım
Hasret benim,sevda benim,çile ben
Nasıl sevdalandım bilsen güle ben
Dönerim girdapda duramıyorum
Bahçamda gülleri deremiyorum
Dedim ki;
Sen hazar olaydın
Ben Aras olsam
Bulurdum yolunu gelirdim sana
Sen bir Karadeniz
Ben de bir Tuna
Bulurdum yolumu akardım sana
Sen Akdeniz olsan
Ben de koca Nil
Bendimi yıkardım dolardım sana
Kavuşmadık
Kesişmiyor çizgimiz
Niye diye sordum
Sır dedin bana
Böyle mi yazımız,bu nasıl çile
Yine de sen hayra yor dedin bana
Sen Ayça’sın Asumanda parlayan
Hep bahar kal iklimleri zorlayan
Şimşek olup bulutlarda gürleyen
Sevda üzre yürekteki hârımsın
Geceleri gülüm ah-ı zarımsın
Sende ey can bekliyon mu yolu mu
Tutam desen tutamazsın elimi
Gökçe çiçek koydum senin adını
Göze gelme
Nazar olma sen emi
Ben sevdanı yüreğimde taşırım
Sen deniz ol ben yelkenli bir gemi
Yelken açam sularında kaybolam
Oysa benim
Türkülerim,halayım var bar’ım var
Senle süslediğim gönül bahçemde
Gül dalında bülbül gibi zâr’ım var
Gökçe çiçek ayça olup seslensin
Bu sevdalın hangi dağa yaslansın
Ağlasın da yanakları ıslansın
Vur sineme elindeki hançeri
Vuslat ölüm ile gelecek gibi
Sanki kader bize gülecek gibi
Gökçe çiçek koydum yarin adını
Tez zaman da Rabbim ver muradımı
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz