Yorgunluğumun

zirvelerine çıktığı bir andı,

yavaş, yavaş renk değiştiriyordu karşı dağlar,

çok sevdiği kehribar rengini çıkarmış

başka rengini, giyiyordu,
akşam. 

Açtığım odamın penceresinden,

uzun, uzun karşıdaki tepelere baktım.

Gözlerim kil kırmızında uykuya dalmıştı o an,

Tepeler dağlar başkalaşmıştı,
uykuya hazırlanıyordu,

giyindiği kil kırmızı gecelikleriyle;

 

Ve uzun zaman, baktıktan sonra,

birden ürpermeyle uyandım.

Güzelliğine daldığım akşamın kırmızısından.

Sessizliğim, bozulmuştu,

odanın kapısının,  çalınmasından;

 

İşte, o anda, değişti;

dünyam.

Hayallerimin, kadınıydı gelen,

Onda gördüm, güneşin güzelliğini,

onda gördüm, gözlerin o kadar güzel bakabileceğini,

Bir bahar akşamı seher yelinin,
etrafa yaydığı,

kır çiçeklerinin kokularını,

Onda gördüm onda,

Çiçeklenmiş iğde dallarını;

 

Ben sordum o konuştu,

ve o sordu,
Ben konuştum gözlerinin içine baka, baka.

Vurgun yedim,

okyanusun derinliklerinden.

 

Ve kısa sürdü,

tanışmamız,
Ve hayal kura,kura konuşmamız.
Bir güneş gibi girdi, ve bir yel gibi esti geçti,
O zamanımdan.

Onun gelişinden aydınlandı,

günün yorgunluğunu taşıyan odamız.

 

Esip geçmişti, bir yel gibi,

yanımdan,

Daha doğru dürüst tanımadan,
Daha doğru dürüst bile tanışmadan,
çıkıp gitti kapımdan.
 

Zaman uykuya çekilmişti,

tenha sokaklar,
Soğuk geceler akıyordu zamandan.

Gece soğuk, ve gecem ayaz,

Girdi o, o andan sonra düşlerime,

aklım hep, ondaydı

Geçmek bilmedi,o andan sonra zaman.
 
06 Ocak 2011
İmza

 

 

( Geçmek Bilmedi Zaman. başlıklı yazı Ahmet Yüksel tarafından 1/6/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.