demli bir çay gibisin Zeriya *
sene, sana geldiğim
mevsim, tenine dokunduğum
mekân, meçhul sevda
sen , demli çay gibisin ,Zeriya
/
seni böyle sevdim
gecenin aşk kokulu dilinde
bir ay misali gibi doğmuştun
siyaha vurgun avuçlarıma,Zeriya
/
şimdi sana uzak
bana yakın zamana
sevda dolu bir katre gibi dokunuyorsun yanaklarıma ,Zeriya
/
köyümüzü basan eşkıyalara özenip
sırtımı dayadığım kayaların
sabahı meçhul yarınlarında
özlemlerimin habercisi Pepuk’un
geceyi yırtan çığlığında,
asi şiirler yazıyordum
kayaların ölüme ayarlı uçurumlarına, Zeriya.
/
şimdi sen(sizi)m işte
sessiz ve sen-siz
bir opera gibi
dilimin ucuna asılı sesinle kelepçeliyim
bana aşina olmayan mekânlarda, Zeriya.
/
bir bilsen beni...
çatlayan toprağın
gri bir bulutu özlediği gibi
özlemekteyim seni.
/
ansız anlarımın kollarında
pencereme dokunduğun yalnızlığınla
türküleri söylemekteyim,
avuçlarımdaki ince belli bir bardağın dudaklarında
yudumladığım demli çay gibisin, Zeriya.
/
sen ellerimde büyüttüğüm
acılarımla süslediğim
sözcüklerimle çoğalttığım
hüznümle beslediğim
aç kurtların nefeslerinden koruduğum
zemheri anlarımda