bilesin,
ben..
ben hep gittiğin yaşta kalmışım
kapının ardına düşen her gölgede
her ayak sesinde
suskumu gören mirat üşümüş
içimde sendelemiş ecelin tebessümü
çok mu..??
düş sayıklamaları diyorum kendi kendime
teninde ay lekesi
görüyorum,
her yıldız'ın gölgesinde doğuyorsun avuç içlerime
ve sen,
gülüşümde ki güzel
daha bir yakışıyordu saçların ıtri geceye..
hala,
yalan borcum yok kimseye
ter kokuyor us'um
sarılırken kollarıma koşulsuz çığlıkların riyası
geri almak isterdim hayattan
hiç bilmediğim seni,
kan kırmızı ölüm beyaz..
coğrafyalar taşırken buldum yalnızlığı
mavilere saklı med cezir tövbelerim
serkeş bir şiirin peşinden sürüklenen sevdam
ve en çok
dudaklarımı okumanı isterdim
bunca yıkılmalarım kılıç kıyamet vurgunlarım
sana inandığım içindi
kendinden fazla daha..
örttüm yaralarımı ve yüzümü ey fani
saatlerdir,
bir ceset kalemin ucunda
iki renkdir Tanrı'sız
bir gündü gittiğin
hani
...çanağı olmuştu gözlerim,
diğeri mi ??
her yer beyaz..
ve şiir;