Erguvan kokulu kadınlar vardır, kınalı boyalı saçların altında
Hırçın dalgalar gibidir, hilal kaşlarının ardından, hırçın bakan
Güneş ışıklarıyla yıkanmış, akça pakça berrak, yüzlerinde gülücük
Mülayim muhabbetlerle gerdan kırar oynaşır, ama biraz utangaç
En şefkatlisinden, sarıp, sarmalayan sımsıcak ve de bir o kadar anaç
Erguvan kokulu kadınlar vardır, alımlı mı, alımlı, salınası boylu, güzel kokulu
Aşkları canlar yakan, sevdası mahveden, sürüm, sürüm, sürünesi
Azdır onlar, ulu orta olmazlar, denk gelmezler bir çarpışma esnasında
Ve de rüzgâra karışmazsa kokuları, bir tek o zaman anlaşılır ancak
Bahar önce onlarda başlar, çiçek açmazlar ama güzel kokarlar onlar
Her çiçek, bir tutam koku alırda, baharı karşılar, o zaman açar ancak
Erguvan kokulu kadınlar vardır, alımlı mı, alımlı, salınası boylu, güzel kokulu
Aşkları türkü olur, ağıt gibi, sürüm, sürüm sürünesi dilden dile söylenesi
Kimi pamuk tarlasında ak pak, kimi bir çay toplamasında tomurcuk
Bazen gül bahçelerindedir, dikenleri batmayan ve de mis gibi kokan
En güzel, en süslü zamanlarını, şairin kalemiyle oynaştığı anlara saklar
Yakar kavurur mahveder adamı, coşar şair, alabildiğine koşturur kalemini
Erguvan kokulu kadınlar vardır, alımlı mı alımlı, salınası boylu, güzel kokulu
05.09.2010
İlhan Keskin