Gecenin siyahına yakın bir rengin hakim olduğu mekân neredeyse tıklım tıklım doluydu. Loş ışıkların vurduğu her bir masadan şuh kahkahalar yükseliyordu.
İçerideki insanlar da bangır bangır çalan müzik kadar arabesk görünüyorlardı. Kimi gayet şık giyimli kimisi ise tam anlamıyla hırpaniydi. Bahşişin çok olduğu masalara garsonlar daha bir el pençe divan duruyorlardı. Görünüşe bakılırsa içeriye sinmiş sigara ve alkol kokusundan hiç kimse rahatsızlık duymuyordu.
Yanındaki kadına iyice sokulmuş olan Faruk'un gözleri kan çanağı gibiydi. Arada bir kapanan gözlerini güçlükle açıyor, ağzında lastik gibi sündürdüğü sözcüklerden saçma sapan cümleler kuruyordu. Yanındaki kadın ise sürekli kulağına bir şeyler söylüyordu. O ise yüzünü buruşturup masaya art arda yumruklar savuruyor bir yandan da bağırıyordu.
- Senin yanında huzurluyum anladın mı? Bana gelme diyemezsin. Hem keyfimin kâhyası mısın sen?
Suzan; simli makyajı, kiraz kırmızısı rujuyla gece lambası gibi ışıldıyordu. Tüm vücut hatlarını ortaya çıkaran daracık elbisesinin içerisinde güçlükle nefes alıp veriyordu. Takma kirpiklerinin arasına sıkışmış kahverengi gözleri oldukça yorgun görünüyordu. Dişlerini sıkarak konuşmaya başladı.
- Faruk, lütfen gözlerimin içine iyice bak! Burası sana göre değil anladın mı? Sana son kez söylüyorum. Buraya bir daha gelme!
- Buna sen değil ben karar veririm. Unutma ben müşteriyim sen de…
- Bırak bu lafları şimdi ve kulaklarını iyice açarak beni dinle.
Faruk, sandalyesinde yan dönerek garsonlardan birini yanına çağırdı.
- Kadehler boşaldı. Bunun anlamı ne dostum? Hemen doldur hem de ağzına kadar tamam mı? Sabaha kadar içeceğiz.
Tekrar gözlerini Suzan’a dikti. Uzun sarı saçlarının arasında parmaklarını dolaştırarak iltifatlar yağdırmaya başladı.
Suzan, kendini geriye doğru çekti. “Daha fazla saklayamayacağım. Söylemem gerekiyor” diye söze girdi. Faruk şaşkındı. Suzan devam etti.
- Dün karın benimle görüşmeye geldi. Bana yalvardı biliyor musun? Yanında senin ufaklık da vardı.
Faruk bir hışımla ayağa kalktı fakat içtiği alkolün etkisiyle geri sandalyesine yığılıverdi. Parmaklarını avuçlarının arasında sıkıyor, ayaklarını yere kuvvetlice vuruyordu.
- Ne işi varmış burada? Aklından zoru var herhalde. Küçücük çocuğu da yanına takıp getirmek neymiş göstereceğim ona. Utanmıyor da!
Suzan, işaret parmağını dudaklarının üzerine koydu ve:
- Burada utanacak kişi sensin Faruk. Karın ne yaptı ki. Yuvasını korumaya çalışıyor. Bundan doğal ne olabilir?
- Beni evden kaçırırken düşünecekti bunları. Ben ona çok söyledim. Ama hiç umursamadı. Sonuçlarına da katlanacak artık.
- Seni seviyor hem de çok.
- Hikâye anlatmasın şimdi. Yıllarca anam bir yandan o bir yandan kafamı yediler. Ben her ikisini de seviyordum ama taraf tutmamı istediler. Ardından karımın kız kardeşi boşandı çocuğuyla yanımıza yerleşti. Suzan, beş yıldır kendi evimde misafir gibiyim ben. Evimde özgür olmak istiyorum ama ne mümkün. Karımın karıştığı yetmiyor gibi bir de kardeşi karışıyor. Oraya oturma, buraya dokunma, çocuğuma kaşını kaldırma. Yetti canıma Suzan. Çocuğuma bir oyuncak almak istesem baldızın çocuğuna da almam gerekiyor. Elimden geldiğince herkesi mutlu etmeye çalıştım ama kimse benim ne düşündüğümü umursamadı. İsyan ettim artık.
- Ama karın hüngür hüngür ağlıyordu. Oğlun sen gelmeden uyumak istemiyormuş. Sürekli “neden babam yemeğini bizimle yemiyor” diyormuş.
Faruk tekrar garsona işaret etti. Suzan, Faruk’un elini aşağıya doğru indirdi.
- Hadi git evine! Karın ve çocuğunu üzme. Sorunlarınızı konuşarak çözebilirsiniz.
Faruk’un gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Suzan’ın ellerini avuçlarının arasına aldı.
- Sen ne kadar iyisin Suzan.
Suzan önce yere baktı sonra Faruk’un gözlerinin içine. Ardından yüreğini bir kez daha acıtan sözcükler döküldü dudaklarından.
- Bize kötü kadın derler Faruk. Kalbimiz iyi olsa ne yazar! Yine de duymak iyiydi. Karına ve çocuğuna iyi bak.
SON
Aysel AKSÜMER
(
Kötü Kadın başlıklı yazı
AyselAKSÜMER tarafından
5.03.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.