Her kim ki ben kadar hasretini çekebiliyorsa ona da helal olsun
Diyorum ki;
Umut renginde şiir yaksam beyaz ellerine
Başına hüzün kızılı örtmesen de olur
Coğrafyandaki rüzgâra saldım nameleri
Cevabı gecikmeden, son sözünü pullayıp yollayıver
…..//...
Sanıyorum ki; aramızda söz kalmadı dudaklardan düşecek
Olsun yine de sesini, tatlı dilini al da gel
Bir göz vuruşu olasılığı kalmadı belki de
Yine de bir bakış miktarı bul da gel
Umutsuz sandığın her ne varsa görmeyiver
İmkânlı bahçelerden gülüşünü çal da gel
Bir nefes payı çalabiliyorsan zamandan
Soluğunu ceplerine koy da gel
/Omuzlarımda dağ gibi oturuyor yokluğun
Bağrıma taş diye eksikliğini basıyorum
Sırtımda yük olmazdın ya hani
Şu yürekte çalkalanan boşluk olmasa…/
İklim serserice dolanırsa ayaklarına
Bağlarını buzlardan çöz de gel
Her ne zincir ise ellerini bağlayan
Şeytanın bacağını kır da gel
Yolcusunu içine çağırır susamış her yol
Mavi bir gemiye ve ya kara trene atla gel
Günden güne çöken viraneyim
Duvarları yıkılan harabeyim
Mümkünse yeminlerini boz da gel
Düşün ki; dikenler batıyor düşlerime, gülü dalından kopar da gel
Gül yüzünden günbalı dökmeye yollarıma düşte gel
Farz et ki; bir kez gözlerim değmez ise gözlerine öleceğim
Kalp hatırına inanmıyorsan, yar olduğumu unutuver
El gibi, dost gibi, kardeş gibi gel
İlla kendini al da gel…