hayal potasına iki gözyaşı at
bir kaç güne kalmaz geçerler elime
okurum;
içindeki anlamlara bir ilkel savaşçı gibi
yarı korkuyla sokulurum;
yazgı işçileri his kokusundan saklı aşkı alınca
renginden utanan bir tabloda yokolurum.
ressamın tuvalinden utanmasıyla ilgilenmeyeceğim...
o zaman hiç birşey söylemeden gideceğim.
az önce bir destan yaratmaya çalışıyordu
kolonları dayanıksız çelimsiz sözlerin,
Balzac'ın yaşadığı sokaklar bu kadar güvensiz değildi dogrusu.
sen yine de hayal postasına birşeyler at,
yolcular yorulur içimde
gelir genzime oturur yokluğunun kokusu.
sırtında bir günah sepeti,kasvetinde titreyen bir utangaçlık
kulağında küpe arkasında ısırgan milyonlarca soru işareti,
kimbilir ne kadar mahsumdu,
üç düşmanı vardı halbuki:ruhu...kalbi...bedeni...
hiçbir soruya yanıt veremeyen oydu,sanki sorumsuzdu
bu yüzden terketti içindeki memleketi...
veto hakkını kullanan zebaniler uyurken
sen geçiyordun suskunluğun gibi ince düşlerden yapılı
hayal bir köprüyü,
hangi renk ayrıştırmış günaha yenik bir sürgünü,
yorma hıncın çenesini,sen söyle
beni ateşte yakan o ad koymadığın türküyü.
Zeki Nurcin
(
Soru İşaretinin Kaybolduğu Saat başlıklı yazı
Zeki NURÇİN tarafından
14.03.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.