Ne senin idelerle dolu zihninin
Ne gargara yapıp tükürdüğün cümlelerin
Ne de tanrının omuzlarına yüklediğin felsefenin
Pek bir hükmü yok şu sıra
Dinle beni Berkeley
Sana yazdım bu varlığına inanmadığın şiiri
Hoş kimse okumayacağından
Yokluğun koynundaki bir sessiz iniltidir bu şiir
Yok saymak işine gelecektir pekala
Nerede kaldı senin kutsalın söyler misin Berkeley
Tanrını öğrendiğin o incil
Yok değil midir algının dışına taşınca
Hoş tanrı algılıyor ya kendi gönderdiği kitabı
Ne gerek var şimdi varlığını ispatlamaya uzun uzadıya
Güneşi görüyor musun Berkeley
Ne kadar da ufak ve sempatik değil mi
Avuçlarına doldurabilir misin şu güneşi algıladığın kadarıyla
Ya da yıldızlardan başına taç yaparsın belki
Daha bir tanrı hissedersin kendini bir anlığına
Sen de benim gibi efkarlanmış olmalısın
Bir sigara yakalım şimdi Berkeley
Dumanını da dağlara savuralım tek nefeste
Hani şu ufukta gözüken kaygan çizgilere doğru diyorum
Belki de bir rüzgar eser çizgilerden bize
Sigaranın küllerini savuşturur yokluğun soğuk nefesine doğru
Beni incitiyorsun doğrusu Berkeley
Ben senin için değişken bir ideden ibaret miyim
Bana varolduğumu düşündüğünü söyle
Söyle ki biraz rahatlayayım
Haydi şimdi çıkar cebinden şu tanrını ve göster bize
Bir tek senin algıladığın ve başkaca kimsenin algılayamadığı
Şu tüm idelerin daimi sahibi dediğin varlık
Önce bana tanrını göster ki inanayım tüm düşlerine
İnanayım ki deniz yok,gökyüzü yok,dünya yok
İnanayım ki dünya
Bir zaman tepsi gibi düz
Bir zaman top gibi yuvarlak
Ve ay bir gün hilal şeklinde bir gün dolunay
Sana inanıyorum Berkeley
Yani bir yokluğa
Öyle ya
Kim algılıyor ki şimdi seni
...