Merhaba arkadaş
Gel şöyle biraz yaklaş
Memleket neresi niye soruyorsun
Kendine hemşehri mi arıyorsun
Bırak artık şu hemşehri ayağını
Bulmaya çalış insan gibi insanı
Sözümü kesersen kırılırım
Oturup dinlersen anlatırım

Madem sordun anlatacağım
Bir üstüne bin katacağım
Rahmetli dedemden defalarca duyduğum
Benim ise halen hayalini kurduğum
Aslen Trabzon Şalpazarı
Sisdağı'nın yamaçları
Doğduğum yer Sakarya Akyazı
Koşturduğum Ballıkaya'nın Yanık Yaylası
Çok güzel olurdu yazları
Hele birde gelirse kışı
Geçit vermezdi Mudurnu Çayı
Çarka Lütfiye köyünde gördüm ilkokul sırasını

Bizim sülalenin kaderi
Oradan oraya göç etmekti
Dünyanın yalancı cenneti
Bursa Karacabey'i görmeli
Gönü köyünde başladım hayat kavgasına
Herkes gibi bizde kapıldık dalgasına
Aşık mı oldum bilemedim
Gömdüm yüreğime, kimselere de diyemedim
Her defasında İstanbul'a kaçtım
Hayat öyle bir acımasız, gözümle gördüm, gözümü açtım
Ortaokul, Lise yılları
Derken olduk koskoca delikanlı
Başımdan geçenleri anlatmaya gerek var mı ?
Bir de o konuya dalarsam çıkaramayız sabahı

Kaçak yıllarım İstanbul da geçti
Ta o zamandan belliydi
Ömrüm hep gurbeti seçti
Altı ay şirin Erzincan'ı
Kuşbaşılı güvecin tadı damağımda kaldı
Hani derler ya insanın ilk göz ağrısı 
İlk görev yerim Çorum leblebi diyarı
Çevresinde altı sene gezmediğim yer kalmadı
Amasya, Yozgat, Tokat'ı
Samsun karşı karşıya getirdi iki kardaşı
Biri polis biri sendika başkanı
Bir taraftan yurdumun bir yanı

Yanıyordu yüreği, ciğeri
Dediler gidin kurtarın milleti
Bu vesile ile Mardin Nusaybin'i
Şırnak, Cizre, İdil, Silopi'yi
Ne yaptığımız da belli değildi
Bir bela sarmışlar başımıza
Kimseler çare aramıyor, bakmıyorlar gözümüze, yaşımıza
Erdek neşem oldu Balıkesir aşım
Ne zaman kurtulacak bu belalı başım
Zaman öyle bir geldi geçti ki
Şimdi ise bir aklım İzmir'de
Diğer aklım kim bilir nerelerde

Daha nesini anlatayım dostum
Anlayacağın İstanbul'a aşık oldum
Şırnak'ta vuruldum
Kar kış demeden güneşinde kavruldum
Toroslar'dan geçerken Akdeniz'e doğru oturdum
Buz gibi suyunu içtim yudum yudum

Ne zaman görsem Ankara'yı
Atamıyordu başından belayı
Açmış ellerini semaya doğru
Çözemedim neden ağlıyordu
Solunda Kars, sağında Edirne
Dönmüşler kıbleye birlikte
Öksüz yetim çocuklar gibi 
Mekke'yi Medine'yi seyrediyordu
Belki de geçmişini arıyordu

Söyletme beni kardeş
Bastığım bu topraklar benim
Gözümün gördüğü ufuklar
Başımın üstünde ki kara bulutlar
Yılanlar, gökyüzünde ki kartallar
Neşe de benim acı da benim
Velhasıl sözün kısası
Vatanların vatanı
Hemşehri, toprak arıyorsan
Aha ben buradayım
Hemi de öz be öz Türkiye'liyim...

02.04.2011
  


( 430- Hemşehri Mi Arıyorsun başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 2.04.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu