Online Üye
Online Ziyaretçi
27 Mart 2011 YGS için çalıştığım kurumun yanındaki okulda sınava girenler iş yerime doluşmuşlardı. Başlarındaki tokadan parmağındaki yüzüğü kadar çocuklara çıkarttırılmış, bunları bırakmak için gelmişlerdi. Bu kadar da olmaz demiştim, daha ilk adımda moraller bozuluyor, öğrenciler didik didik aranarak sınava alınıyordu.
Bu kadar önlem de abartılıydı. Sınava girecek bir öğrenciye bu muamele reva değildi. ÖSYM'nin sınavda kontrolü sağlayamama beceriksizliğinin cezasını çocuklar çekiyordu.
Sadece öğrenciler mi? Sınava gözetmen olarak giden bir öğretmen kalp piliyle yaşadığı için girişteki metal dedektöründen geçip sınava giremiyordu.
Nitekim 2011 YGS de bir önceki KPSS gibi hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Kopyayı engellemek için o kadar güvenlik önlemi alan ÖSYM kendisi kopya ve şifre iddialarıyla gündeme geldi.
Şifreleme veya kopya var mıdır yok mudur bunun hesabını yapmayacağım. Bunu yetkili kurumlar, bilirkişiler inceler, karar verir; ancak bir milyon yedi yüz bin çocuğun yaşadığı psikolojik çöküntüyü kim tamir edecek? Daha sınavın giriş kapısında insanları aşağılarcasına aramadan geçireceksin, onca güvenlik önlemi alacaksın sonra da sınavın fiyaskoyla sonuçlanacak...
LYS'ye kısa bir zaman kala çocuklarımızın moralleri sıfıra inmiştir. Kopya-şifre iddiaları ve haksızlığa uğrama endişesi çocuklarımızı psikolojik olarak çökertmiştir. Yetkililer bir an önce bununla ilgili bir şeyler yapmalıdır. Kürsülere çıkıp sağa sola çatmak çözüm değildir.
Bu sakarlığın, beceriksizliğin, hatanın sorumluları da bir an önce bulunup cezalandırılarak kamu vicdanı rahatlatılmalıdır.
Bu çocuklar bizim, bunlar bizim geleceğimiz. Onların dünyasını karartmaya kimsenin hakkı yok! Artık şov yapmayı bırakıp çocuklarımıza bakalım.