Sen
gittiğinden beri yağmur yağıyor şehre
Suskun bir bakış var gözlerimde mühürlü
Herkesten kendimi saklar oldum
Seni biri içimde görür korkusu ile
Menekşeler açmıyor artık buralarda
Yada bir fırtına tuttuğunda
Uçurtmam yırtılmıyor ağaç dallarında
Suskun bu şehir
suskun
Sen gittiğinden beri herkes
Öylesine aşikar seni bağırıyor ki bana
Düştüğüm her bankta bir yıldız kayıyor
Denizlerin maviliklerinde bir
sığlık
Bir yapmacıklık var
Gözlerim görmüyor artık
...
Bitti mi baharım
Bitti mi ...
Dağıldı mı bütün yapraklarımız
Bir dal mı kaldık
Bir diken kadarda mı olamadık
İki fidanın son yapraklarıydık biz
Beraber toprağı delip
Yağmurlara başımızı beraber eğecektik
Bitti mi
Biz diye başlayan bütün sözler
Yetim mi düşecek
İsmi olmayacak artık aylarımızın
Toplamında bir yıl gelmeyecek bize
Günler bizi kovalasa da biz hep aynı noktada
Ayrı duracağız
Ihlamur çiçeklerinin açtığı
mevsimleri beklemeyeceğiz
Saksılarda fesleğenleri büyütüp
Onlara doğmamış çocuklarımızın
isimlerini vermeyeceğiz
Gökyüzüne bakıp bulutlardan gemiler
Hayallerimize uçurtmalar yapmayacağız
Kiraz ağaçlarından düşüp
Taşları denize
fırlatmayacağız
Bir banka oturup
Utana sıkıla ellerimi omzuna doğru uzatma fırsatı kollamayacağım
Düştüğümde hep arkamda bir el aramayacağım
...
Biliyorum
Suskun artık zaman
Bir menekşe bakışı kadar masum değiliz
Fırtınalar esiyor artık saçlarımıza
Gözlerimiz tam on ikiden vuruluyor
Seçtiğimiz bütün patika yollar yanlış
Bir denizin ikiye
bölünmüş haliyiz
Sarnıçlı saat gibi
Geçmişe dönmeye çabalayan
Ölüm çiçekleri gibi
Sen gittiğinden beri suskunum kendime
Zehrime dokunuyor içimi çürütüyorum
Bilinmez hatıralar dolaşıyor
Beynimin uyuşmuş taraflarında
Düğüm düğüm körleşiyorum sana
Penceremin buğulu tarafındasın
Uzatsam ellerimi dokuna bilir miyim
Bir ay kadar soğuk bedenimin
Ölüme yüz tutmuş tarafını
Çözebilir misin
Gitme desem de
Git n olursun
Git ...
Yanlış bir zamandayım
Yanlış bir cümlenin içinde
İmla hatalarıyla doluyum
Virgülle kesilmiş bu aşk
Nokta koyulmaz aşk’ a
Noktası koyulmaz AŞK’ IM...