Annelerin önemini anlatan “Cennet anaların ayağı altındadır” hadisimizi maalesef bazı anneler ayaklar altına alıyor. Yazılı ve görsel medyadan “Böyle ana da olur mu hiç?” dedirten öyle haberler işitiyor ve görüyoruz ki bunu ne dinimiz, ne midemiz ne de beynimiz kaldırıyor. Aklımız ve mantığımıza da kesinlikle uymuyor.
Keşke; vicdan, merhamet ve sevgi noksanlığı olan insanlar hiç bir zaman anne veya baba olamasalar. Hatta “annelik” unvanı, kişilere ehliyet gibi bir belge karşılığı verilse. Küçücük yavruların gördüğü eziyetler, işkenceler, ölümler ve acıları görünce böyle bir düşünce geçti zihnimden.
Çocuklar, o kadar masum ve aynı zamanda bir melek kadar saf ve temizler ki. Kimsenin; onları kirletmeye, küçücük yüreklerine acıyı yaşatmasına, omuzlarına ağır yük bindirmesine, gözlerinden yaş akıtmasına hakkı yok.
Hangi gerekçe; bir annenin doğurduğu bebeği çöpe atmasını veya cami avlusuna bırakmasını haklı çıkarır. Ya da yaramazlık yaptı diye “anasıdır döver de sever de” diye tepki göstermemizi normal kılar. Böyle bir şey kesinlikle olmaz, olamaz.
Toplum olarak böyle anneleri hepimiz kınıyoruz. Bizler Anadolu kadınlarıyız. Evladımız için canımızı veririz. Onlar için gerekirse aç kalırız ama evlatlarımızı doyurur, okutur, namusumuz için yaşarız. Eminim sizler de benim gibi düşünüyorsunuz. Çocuğuna şiddet uygulayan annelerin kesinlikle psikolojik bir yardım almaları gerekiyor. Çünkü hakiki bir anne, doğurduğu çocuğunu öperken bile incitmekten korkar ve koklayarak sever. Böyle bir davranış asla sergilemez.
Bilinçli bir anne olmanın yolu hassas ve titiz bir süreçten geçer. Bir bebek dünyaya getirmek isteyen kişi, sorunsuz bir gebelik yaşamak ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için mutlaka uzman bir doktora giderek sağlık kontrolünden geçmeli. Dokuz aylık hamilelik süresi boyunca beslenmesine, hareketlerine daha bir özen göstermeli. Hatta sigara bağımlılığı varsa gebelik testinde olumlu sonuç almayı müteakip bir daha içmemek üzere bırakmalıdır. Bebeğine nikotin vermeye hiçbir annenin hakkı yoktur.
Bir anne; çocuğunun beslenmesi, eğitimi, arkadaş çevresi ve geleceğini düşünmek zorundadır. Ülkemizi; gelecekte ruh ve beden sağlıkları yerinde olarak büyümüş, meslek sahibi olmuş çocuklara emanet edeceğiz. O yüzden hepimiz duyarlı olmalıyız.
Dünyanın neresinde olursa olsunlar hiç bir çocuk, şiddet ve tacize uğramasın, kanlı savaşlara tanık olmasın, gözlerinin içi gülsün. Sevgi ve güvenle büyüyen çocuk, korku, nefret ve kini tanımaz. Suç işlemez.
Bizler iyi bir anne olabiliriz. Çocuklarımız bundan dolayı çok mutlu olabilirler. Fakat biz huzur içindeyken hiç unutmamalıyız ki bir yerlerde çocuklar ağlıyor, dövülüyor ya da acımasızca öldürülüyor. Peki bizler bu duruma seyirci mi kalacağız! Kesinlikle hayır. Birey olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Eğer çevremizde bu tür şiddete maruz kalan çocuklar varsa mutlaka ama mutlaka ilgili mercilere durumu bildirmeliyiz. Çünkü; göz yummak, suçu paylaşmaktır.
Aysel AKSÜMER
(
Çocuk Ve Şiddet başlıklı yazı
AyselAKSÜMER tarafından
2.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.