FAİLİ MECHULLER                                               

      Ne umutla gelmişlerdi ? Bigadiç e...
      Ögretmek ti, tek  aşkları ,sevgi ile yoğurmaktı ana sınıf ögrencilerini ama kör talihin enseden yakalayıp,sıska bir bıçakla nefesini keseceğini bilseydi hiç gelirmiydi? Bu güzelim şehire..
       Hayatının baharına kadar ulaşması, yoklukla savaşım içerisinde zor şartlarda okumuştu .   
       Aldıkları diploma ile hem aile ekonomisine katkıları olacaktı, hem de kendi ekonomik bagımsızlıklarını sağladıkları için, artık ayakları yere daha sağlam, basacaktı.
       Tabi kii her genç kızın hayalinde ki beyaz atlı hayırlı prens cıktığın da evliliğin maddi alt yapısı için ufak birikintilerle büyük gölü oluşturacaklardı.
       Ne zamana kadar ….
       Ta kii kimliği hala belirlenemeyen sahıs yada sahıslarca ,gözün gözü görmediği koyu sisli bir havada canhıraş feryatların gecenin sessizliğindeki iki ev arkadaştan biri olan çiğdem in ,19 bıçak darbesi ile cansız bedeninin, yerküreye paralelleştiği ana kadar…
       Ev arkadası ile kalan Söke li çiğdem ,rutin eğitim -ögretim faaliyetleri ilgilenmiş,cocuklara yönelik oyuncak el işi gibi faaliyetlerde bulunarak kendini ögrencilerine adamıştı.
       O zaman ki  nüfusu 10.000 olan Bigadiç, doğal güzellikleri,cevizlibahçesi,içinden geçen çayı,dünyanın en hafif içimli doğal suyu ile yeşilin tüm tonlarının buluştuğu bir iklimdi. 
        Eglence olarak gidilebilecek hiçbir yer yoktu.
        Evden işe ,işten eve düz motif yapıyordu.
        Bu sıradanlık,yeni görevinin aşkı ile birleşince fedakarca ögrecileri lehine calışmak cıkıyordu.
        Çiğdem in maaşından arttırarak aldığı küçük altın sayısı 16 ya varmıştı.
        Tek katlı oturdukları evin yere yakın camları korunaklı değildi.
        Katil yada katiller sessizce yaklaştıkları evde tornavida ile kankırttıkları pencereden eve girip,TV  seyreden Çiğdem in ağzına bastırarak, rastgele salladıkları 19 bıçak darbesi ile ruhunu bedenden ayırdılar.
       Acı ve hırıldama seslerine lavabodaki ev arkadası Ayşe,korku ile olduğu yere sinerek tepki vermiş,ayak seslerinin uzaklaşan sesi üzerine , dış kapı dibindeki WC  nin bulunduğu koridordan , hızla  kapıyı acarak kendisi ni  dışarı atması  saniyenin on da biri kadar gecen sürede oldu.
        Bu hareket noter huzurunda yapılmış olsa idi guiness rekorlar kitabına girerdi.
        Delicesine koşarken, Bigadiç in dar sokaklarında, can hıras bir şekilde ''imdat sesleri ile cınladı sesini kesmiş  sokaklar ..
       Katil ya da katillerin işi yarım kalmıştı. Tıpkı kapı zili sesi ile tuvaleti yarıda kalan ev sahibi söylengeçliğin de arastırmalarını yada hırsızlıklarını tamamlayamadan koşarak acık kapıdan ters istikimate çıkıp sır oldular.
        Ne me lazımcı insanlarımızın 15 dakika sonra olayı polis 155 e intikal ettirmeleri üzerine gelen ekip kan revan içindeki cansız bedenle karşılastığında yapacakları tek şey mevcut delillerini karatılmasına engel olacak tedbirleri almaktı.
        Onlarda öyle yaptılar .Olay mahalline kimseyi yanaştırmadan savcı beyin gelmesini beklediler. Tek tek delil tesbitine girişildikten sonra cesed torbasına konulan cansız beden hastanenin soğuk morgunun yolunu tuttu..

        Savcılık hazırlık soruşturmasında delil olarak sadece 1.5 cm klınlığında birbirinin benzeri bıçak izi var ama bıçagın kendisi yok…

        Maktul çiğdem in özel e dair arkadaş listesi var ama bunların içerisinde sevgili olacak boyutta KİMSE YOK.

       16 küçük altın elde var ama,öldürmek için mi eve girdiler,hırsızlık için mi? Hırsızlık için girdiler se eylemlerini kaçan ev  arkadaşı Ayşe yüzünden mi yoksa sadece öldürmeye  geldikleri için mi  küçük altınları bıraktılar .

        Evin içerisinde hiçbir arastırma yapmadan ve ev arkadaşının varlığını araştırmadan   doğrudan bıçağı maktule salladıklarına göre sadece öldürmek için geldikleri izlenimi yaratıyor.

        Aradan geçen 20 yıl sürede mezar taşı ile baş başa kalan çigdem e ait beden toprak olurken,ruhunun feryatları ana babasının kulagının dibinden eksilmeden katil hala aramızda dolaşıyor.

SONUÇ……..İlk insan hakları evrensel beyannamesi niteliğinde olan Veda hutbesinde emanetlerin ehline teslim edildiğinden bahsederken ,kız cocukların ne kadar nadide ve korunmaya muhtac olduğunu ve onları gözümüz gibi korumamız gerektiği feminstlere ragmen ‘’ …..Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emâneti olarak aldınız. Onların nâmus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. …..’’ denilerek emredilmiştir.  Bu durumda her aile kendi namus ve iffetini koruyacak ve başkalarınında namus ve iffetine saygı gösterecek tarzda tedbirlerini almakla mükelleftir.

( Hafiye Tekir başlıklı yazı HALİLİ tarafından 16.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu